Libya’daki iç savaşa Trablus’taki güçlerden yana dâhil olup Libya Ulusal Ordusu lideri Mareşal Halife Hafter ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in başını çektiği doğu tarafını karşısına alan Türkiye’nin izlediği siyasette önemli kırılmalar yaşanıyor.
Aralarında sorunlar olsa da Hafter’in müttefiki sayılan Salih, 1-2 Ağustos’ta Ankara’yı ziyaret edip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop’la görüştü. Salih’e Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el Lafi de eşlik etti.
Salih, görüşmede, 1 Mart’ta Temsilciler Meclisi'nden güvenoyu alan yeni hükümetin önceliğinin, ülkede parlamento ve başkanlık seçimlerinin yapılmasını sağlama olduğunu belirtip Libya’da barış ve istikrarın sağlanmasında Türkiye'nin desteğinin önemine işaret etti. Bu sözler, Ankara’dan, resmen tanıdığı Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdülhamid Dibeybe’ye karşı 24 Aralık 2021 seçimlerinin yapılamaması üzerine kurulan Fethi Başağa hükümetine destek arayışını yansıtıyor. Şentop ise Türkiye’nin ayırım yapmadan Libya’yı bir bütün olarak gördüğü mesajı vererek, Libya Dostluk Grubu’nun Libya’nın doğusunu da kapsayan bir geziye hazırlandığını söyledi.
Salih, Türkiye’nin 2019’da Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladığı anlaşmaları reddeden tutumuyla biliniyordu. Anlaşmalardan biri Türkiye’nin eğitim ve destek amacıyla Libya’da askeri güç bulundurmasına izin verirken diğeri iki ülke arasındaki deniz yetki alanlarını belirliyordu. Türkiye’nin Salih’e kucak açarken beklentisi, bu anlaşmaların Temsilciler Meclisi’nden de onaylanarak yasal sürecini tamamlaması.
Ankara’nın Salih’i davet etmesi, Salih’in de buna olumlu karşılık vermesi tarafları pozisyonlarını değiştirmeye zorlayan yeni koşullar sayesinde oldu.
23 Ekim 2020’deki Cenevre Anlaşması’yla belirlenen yol haritasına göre çatışan taraflar arasında ortak hükümet ve bölünmüş kurumları birleştirme görüşmeleri olurken Ankara doğu kanadıyla düşmanlığını sürdüremezdi. Yeni bir başlangıç için Nisan 2021’de Türkiye-Libya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu kurulmuştu. Aşamalı olarak doğu güçlerine karşı gardını düşüren Ankara, iki başlı iktidar yapısının ortaya çıkmasından sonra da krizde tarafsız kaldığı görüntüsü vermeye çalıştı. Dibeybe Ankara’yı rahatlatan bir adaydı. Hafter’e karşı 2019-2020’de Trablus’u savunma savaşında içişleri bakanı olarak Ankara ile yakın çalışmış olan Başağa ise Türkiye’nin rahatsız olmayacağı ve doğu güçleriyle barışına vesile olabilecek bir isimdi.
Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz 19 Ocak’ta Kubbe’de Salih’le görüşüp Ankara’nın davetini sözlü olarak iletmişti. Yılmaz, 29 Ocak’ta Türk iş adamlarıyla birlikte Hafter’in kalesi Bingazi’yi ziyaret etmişti. Görüşmelerde 2011’den önce Libya’nın doğusunda çalışmalar yürütmüş Türk firmalarının yarım kalan projelerine devam etmeleri, yeni projelerde yer almaları, hâlihazırda kapalı olan Türkiye’nin Bingazi Başkonsolosluğu’nun yeniden faaliyete geçirilmesi ile Türk Hava Yolları’nın Bingazi seferlerinin yeniden başlaması konuları ele alınmıştı. Yılmaz haziranda Şentop adına yazılı daveti iletmiş, ziyaret temmuzun ilk haftası planlanmış ama meclis binasını hedef alan gösteriler yüzünden ertelenmişti. Yılmaz ziyaretin önemini, "İlişkilerimizin her veçhesi ve diğer siyasi boyutlarıyla ele alınması bakımından bu ziyaretin büyük önem taşıdığını düşünmekteyiz" ifadeleriyle anlatmıştı.
Ancak bu yakınlaşma Dibeybe’ye desteğin çekildiği anlamına gelmiyor. Ankara’nın Dibeybe’ye desteği kesmesi hâlinde Başağa’nın başkente girip ipleri ele almasının kolay olacağı düşünülüyor. Fakat kendi özel ajandası olsa da Ankara, Libya’da ABD ve Britanya gibi ortakların tercihleriyle uyumlu gidiyor. Özellikle ABD hükümetlerle ilgili meşruiyet tartışmasına girmeden seçimler için bastırıyor. ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, 28 Temmuz’da Dışişleri Bakanı Necla el Menguş’la görüşmesinde meşru bir hükümet kurmanın tek yolunun adil seçimler olduğunu belirtti.
Al-Monitor’a değerlendirmelerde bulunan danışmanlık firması Libya Desk’in direktörü Mohamed Eljarh, Salih’in yardımcılarının kendisine “Salih’in Ankara’daki misyonu çok açık: Türk hükümetini Başağa’yı desteklemeye ve tanımaya ikna etmek” dediğini aktardı.
Eljarh, “Salih'in Ankara ziyaretinin ana hedefi, Başağa liderliğindeki hükümet için tanınma ve destek sağlamaktır. Salih açısından bu hedefte ilerleme sağlanamazsa anayasal yol veya seçimler dâhil olmak üzere başka hiçbir dosyada ilerleme olmayacak” ifadelerini kullandı.
Ankara’nın Dibeybe’ye desteği çekmesi şimdilik gerçekçi bir beklenti gibi durmuyor. Eljarh da “Ankara'nın sadece bir müzakere ve pazarlık kozu olarak Dibeybe’yi tanımaya ve bir şekilde desteklemeye devam ettiğine inanıyorum. Dibeybe şu anki konumunda Türkiye'ye pek bir şey sunamıyor. Ayrıca Türkiye doğu Libya ile ilişkileri normalleştirmekle çok ilgileniyor ve Dibeybe onlara bunu sunamaz. Öte yandan Başağa, Salih ve Hafter ile ittifakı aracılığıyla doğu Libya'da Türkiye'ye bir açılım sunmak için daha iyi bir konumda” değerlendirmesini yaptı.
Peki, Salih Türkiye’nin Trablus’la imzaladığı tartışmalı anlaşmaları reddeden pozisyonunu değiştirebilir mi? Eljarh “Salih'in başarısı, ilişkilerin normalleşmesi ve Türkiye ile imzalanan denizcilik ve güvenlik anlaşmalarına saygı duyulması konusunda olası garantiler dâhil Türklere neler sunabileceğine bağlı olacaktır” yanıtını verdi.
Ziyaretin karanlıkta kalan tarafı Ankara ile temasın Hafter tarafından onaylanıp onaylanmadığı. Salih yeni hükümetin başarısı için kartlarını kullanırken Başağa’nın Trablus’a gitme ve Merkez Bankası’nın gelirlerine ulaşma konusundaki başarısızlığından sonra Hafter’in kendi planlarına döndüğü konuşuluyor. Hatta Salih-Hafter ilişkilerinin giderek kötüleştiği de söyleniyor. Dibeybe 12 Temmuz’da Ulusal Petrol Şirketi’nin (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’ı görevden alıp yerine Ferhat bin Kıdara'yı atadıktan sonra Hafter güçleri petrol limanları ve sahalarını açmıştı. İddialara göre Hafter'in oğlu Saddam Hafter ile Dibeybe'nin temsilcileri, Sanallah'ın görevinden alınması ve üç aydır kapalı olan petrol limanlarının açılması için anlaşmıştı. Bu anlaşma Hafter’in Başağa’ya olan desteğine gölge düşürdü.
Eljarh, Hafter’in bu ziyarete karşı olup olmadığı konusunda şunu söyledi: “Dürüst olmak gerekirse bu benim için çok açık değil. Hafter son zamanlarda Başağa ve Salih ile ittifaktan uzak bir şekilde kendi oyununu oynuyor. Ulusal Petrol Şirketi üzerinde bir anlaşma yaptılar ancak bunun daha büyük bir siyasi anlaşmaya dönüşüp dönüşmeyeceği belli değil. Yani şimdilik, Hafter hâlâ Başağa ve Salih ile siyasi ittifak içinde ama aynı zamanda Dibeybe ile bazı işbirliği ve anlaşmalar yapıyor. Yani ikili bir oyun oynuyor.”
Başkentteki milis dengesi Başağa’nın lehine bazı değişimler gösterse de Dibeybe para kasasının başındaki lider olarak İçişleri Bakanlığı’ndan maaş alan grupların sadakatini koruyor.
21-22 Temmuz’da Trablus’un farklı bölgelerinde Abdurrauf Kara liderliğindeki Rada (Özel Caydırıcılık Güçleri) ile Abdulgani el Kekli liderliğindeki Başkanlık Muhafızları arasında çatışmalar yaşanmış, üçü sivil 16 kişi hayatını kaybederken 52 kişi yaralanmıştı. Bu çatışmayla Rada’nın nüfuz alanı genişledi. Kekli, Dibeybe hükümetine desteğini ilan ederken, Rada tarafını belli etmemişti.
Bu çatışmadan sonra Başağa’nın Trablus’taki güçleri kendi lehine çevirme şansını bulabileceği, Rada’nın tarafsızlığını bozabileceği konuşuluyor. Daha önce Başağa’nın genel sekreterliğini yapmış olan İçişleri Bakanı Halid el Mazin de çatışmaları durduramadığı gerekçesiyle görevden alındı. Savunma Bakanlığı’na bağlı 444 Tugayı'nın çatışmaları durduramadığı gibi Rada’nın tarafını tuttuğu öne sürülüyor.
Batıda Başağa’yı destekleyen Usame el Cüveyli’ye bağlı Zintan güçleri de çatışmalar sırasında Trablus yakınlarında konuşlanmıştı. Başağa’yı Trablus’a sokmaya çalışan Navasi Tugayı da haziranda İstikrar Destek Birimi ile çatışmıştı.