Mardin’in merkez mahallelerinden biri olan Gül Mahallesi’nin sırtlarına doğru yürüdüğünüzde karşınıza bir kilise çıkıyor. Kilisenin dış kapısında ilk dikkatinizi çeken şey saldırıya uğrayan tabelası ve kapısı. Üstü boyayla karalanmış kilisenin kapısı kilitli. Zili çaldığınızda bir süre bekliyorsunuz. Kapıyı Neli Haddid açıyor.
Neli Haddid Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmış 48 yaşında bir kadın. 2016 yılında kocası, iki oğlu ve bir kızıyla birlikte Mardin’e gelmişler. Kentteki Süryani akrabalarının yardımıyla bu kiliseye sığınmışlar. Neli Haddid şimdi bu kilisenin görevlisi olarak karın tokluğuna çalışıyor ve gelen turistlere kapıyı açıyor.
Haddid Al-Monitor’a anlattığı öyküsüne “savaştan kaçtık” diyerek başlıyor: “Başka çaremiz yoktu. Çocuklarımı yaşatmak ve okutmak için en yakın yer olan Mardin’e geldik. Burada Süryani akrabalarımızın olmasına güvendik. İki yıldır buradayız ve geri dönmeyi düşünmüyoruz.”
Kilisenin temizliğinden sorumlu olan Haddid pazar ayinlerinde de cemaate hizmet ediyor. Ailesiyle birlikte kilise avlusunda bulunan iki odalı küçük bir evde kalıyorlar. Belirli bir maaşı yok. Cemaatin yaptığı yardımlarla yaşıyorlar. Haddid’in kocası Sami Hannuş ise Mardin’de geçici işlerde çalışıyor. Neli Haddid’in iki oğlu, bir kızı var. Kızı bir Türkiye vatandaşıyla evli. Oğullarından biri üniversitede okuyor. Diğeri ise yurt dışına gitmeye çalışıyor. Ama bu hiç kolay değil. “Kimse bizi vatandaşlığa almıyor” diyor Haddid: “Eğer mühendis, doktor veya sanatçıysanız ya da çok paranız varsa Avrupa’ya gidebiliyorsunuz. Ama bunların hiçbiri değilseniz işiniz zor.”
Haddid ve ailesinin sığındığı Mor Petrus Mor Pavlus Kilisesi Mardin’de inşa edilmiş son kilise. Yapım tarihi 1914. Bu tarihten sonra Mardin’e başka kilise yapılmamış. Kilisenin tamamen Süryani Ortodokslardan oluşan 50 kişilik cemaati var. Haddid hepsini tanıyor.
Göçün yoğun olduğu zamanlarda Mardin’deki Süryani kiliselerine sığınan başka Suriyeli Süryaniler de olmuş. Kiliseler bu mültecilere yardım etmiş. Ama sığınmacılar zamanla başka yerlere gitmişler. Örneğin 2014 yılında İstanbul’a kaçan bazı Suriyeli Süryaniler de Samatya’daki Süryani Kilisesi’nin misafirhanesine sığınmışlardı.
Mardin’deki Süryani Kadim Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz Al-Monitor’a göçün yoğun olduğu 2015-2017 yılları arasında kiliselerine günde 250’ye yakın kişinin sığındığını ve onlara ellerinden gelen yardımı yaptıklarını anlatıyor: “Hem kiliselerimizde yer verdik hem de maddi yardımda bulunduk. Kilise vakfına ait paradan kullandık. Bazı kuruluşlardan gelen yardımları dağıttık. Bazı Süryaniler kilisenin bahçesinde yatıp kalktı.”
Mardin’e gelen Süryani sığınmacıların büyük bölümünün Avrupa’ya göç ettiğini belirten Akyüz şöyle devam ediyor: “Burayı üs olarak kullandılar. Çoğu gitti, geride birkaç aile kaldı. Haddid Ailesi de onlardan biri. Kilisenin evinde onları misafir etmeyi sürdürüyoruz. Ne kadar kalmak isterlerse kalabilirler.”
Mardin’in eski Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Baran ise Al-Monitor’a şu bilgileri veriyor: “İlk yıllarda sınırı geçen Süryaniler buradaki kiliselere geldiler. Hem kiliselerden hem de devletten yardım aldılar. Ama artık pek kalmadı.”
Mardin’de 20 kadar kilise bulunuyor. Haddid Ailesi dışında kilisede yaşayan kimse kalmamış.
Mardin’de Türk Hükümeti tarafından Suriyeli göçmenler için açılan irtibat merkezlerinde de eski yoğunluk yok. Vasıfsız göçmenler Türkiye’nin çeşitli illerine dağılmış durumda. Türkiye’de geçici koruma kapsamına alınan toplam Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon 586 bin 679. Mardin’de ise Göç İdaresi Müdürlüğü’ne bağlı Kayıt Koordinasyon Merkezi ve Kızıltepe’de Gönüllü Geri Dönüş Merkezi bulunuyor, il sınırlarındaki Suriyeli göçmen sayısı da 92,825.