RAMALLAH, Batı Şeria — Kudüs’te yaşayan Hristiyanların sayısı siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle azalmaya devam ediyor. Hristiyanların oranı kent nüfusunun yüzde 1’inin altına düşmüş durumda.
Dört yıl önce Kudüs’ten ABD’nin Chicago kentine taşınan 27 yaşındaki Clara Nasrallah, memleketine dönmesinin artık zor olduğunu söylüyor. Özellikle de bu sürede anne oluşu bu ihtimali güçleştiriyor.
Kudüs’ün Eski Şehir bölgesindeki Müslüman Mahallesi’nde doğup büyüyen ve Beytüllahim Üniversitesi’nde işletme okuyan Clara, 2018’de ABD’de yaşayan bir kişiyle evlenmiş ve onunla birlikte ABD’ye gitmiş.
Genç kadın göç hikâyesini Al-Monitor’a şöyle anlattı: “Evlenmeden önce göç fikrine karşıydım ve insanlar niçin göç eder diye düşünürdüm hep. Kudüs’e çok bağlıydım ama evlilik benim için dönüm noktası oldu. Çocuğum doğmadan önce bir gün Kudüs’e dönmeyi düşünebilirdim ama anne olduktan sonra buradaki iş imkânları, istikrar ve özgürlük gibi birçok sebep nedeniyle dönüş artık zor görünüyor. Kudüs benim şehrim. Umarım bir gün durum düzelir ve ben de geri gelebilirim.”
Clara’nın eşi de 10 yıldan fazla bir süre önce ABD’ye göç eden bir ailenin oğlu. Aile, babanın iş imkânı bulmasıyla göç etmiş. Clara’nın eşi de ABD’de okuyup iş sahibi olmuş.
İsrail işgali nedeniyle Kudüs’te iş bulmanın zor olduğunu vurgulayan genç kadın sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD’ye ve Avustralya’ya giden amcalarım, teyzelerim var. İmkânını bulan herkes yurtdışına gitti. Kudüs’teki durum çalışmaya, istikrarlı bir hayat sürmeye, çocuklara bir gelecek sağlamaya imkân tanımıyor, özellikle de azınlık hissini yaşayan Hristiyanlar için.”
Kudüs’teki Hristiyanların sayısı, siyasi istikrarsızlık, güvenlik durumu ve COVID-19 salgınıyla iyice kötüleşen ekonomik şartlar nedeniyle hızla azalıyor.
Al-Monitor’a konuşan Kudüs Katolik Kiliseler Konseyi Sözcüsü Vedi Ebu Nasır Kudüs’teki Hristiyan nüfusta tarih boyunca dalgalanmalar olduğunu, 1922’de kent nüfusunun yüzde 25’ini oluşturan Hristiyanların bugün yüzde 1’in altına düştüğünü, yani 10 bin kişiden az olduğunu belirtti.
Ebu Nasır sözlerini şöyle sürdürdü: “Kudüs üç dinin şehri: İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik. Hristiyanlık adeta yok oluyor ve bu, şehrin dokusu ve kimliği bakımından endişe verici. Etnik köken, mezhep veya din bakımından sayıca azınlık olanlar huzursuzluk içinde yaşıyor ve başka gruplara göre daha çok endişe duyuyorlar.”
Ebu Nasır, Hristiyanları kentte tutmak ve dirençlerine destek olmak için kiliselerin yoksul ailelere yardım ettiğini, konut projeleri ve iş imkânları yaratmaya çalıştığını, okullar kurduğunu belirtti.
COVID-19 pandemisi durumu birkaç yönden kötüleştirmiş. Kiliselere yurtdışından yapılan bağışlar azalmış ve Hristiyanların yoğun olarak çalıştığı turizm sektöründe yaşanan sıkıntı nedeniyle pek çok Hristiyan işini kaybetmiş. Bunun yanı sıra kiliseler çeşitli sürelerle kapalı kaldı ve İsrail’in yürüttüğü yerleşim projelerinden Kudüs’te Hristiyanlara ait mülk ve kutsal mekânlar da nasibini aldı.
Kudüs’teki kiliselerin patrikleri ve diğer kilise önderleri Aralık 2021’de ortak bir açıklama yaparak “Kutsal Topraklarda Hristiyan varlığına yönelik mevcut tehdit” nedeniyle endişe duyduklarını belirttiler ve “Hristiyanlar Kudüs şehrinin tüm bölgelerinde aşırıcı grupların tekrarlayan ve devam eden saldırılarına hedef olmaktadır” ifadesini kullandılar.
Açıklamada, papazların ve diğer din adamlarının “sayısız fiziksel ve sözlü saldırıya” maruz kaldığı, kilise binalarının saldırıya uğradığı, Hristiyanlara ait kutsal mekânların vandallık ve saygısızlığa maruz kaldığı, “sadece ibadetlerini özgürce yapıp günlük hayatlarını sürdürmek isteyen Hristiyanlara sürekli olarak gözdağı verildiği” belirtildi. Açıklamaya göre tüm bu taktikler, “Hristiyan toplumu Kudüs’ten ve Kutsal Toprakların diğer bölgelerinden çıkarmayı amaçlayan sistematik bir girişim” teşkil ediyor.