HALEP, Suriye — Suriye’de kolera vakaları günbegün artarken ölü sayısı da giderek yükseliyor. Uluslararası sağlık kuruluşları bu tehlikeli salgının ülkenin kuzeybatısına ulaşmasından endişe duyuyor. Muhaliflerin kontrolünde olan ve yüzlerce sığınmacı kampının bulunduğu bu bölgelerde hem insani yardım imkânları zayıf hem de sağlık sektörü yetersiz.
Kuzeydoğu Suriye’de ise ölümlü vakaların arttığı belirtiliyor. Kürt önderliğindeki fiili özerk yönetime bağlı Deyrizor Sivil Konseyi’nin Sağlık Komitesi Eş Başkanı Meryem El Avad 13 Eylül’de yaptığı açıklamada Kürt güçlerinin kontrolündeki bölgelerde kolera kaynaklı ölümlerde artış olduğunu kaydetti.
Sağlık Komitesi’nin diğer Eş Başkanı Muhammed El Salim 16 Eylül’de medyaya şu bilgileri verdi: “Hastane ve sağlık merkezlerinde yaklaşık 300 şüpheli kolera vakası var. Teyit edilen vakalar 34’e ulaştı. 15 Eylül sabahı itibariyle bu hastalıktan ölenlerin sayısı dört.”
Suriye Sağlık Bakanlığı’nın medya ofisi ise 17 Eylül’de teyit edilen kolera vaka sayısının 201’e yükseldiğini duyurdu. Facebook üzerinden yapılan açıklamada vakaların dağılımı şöyle verildi: Halep’te 153, Haseke’de 21, Deyrizor’da 14, Lazkiye’de 10, Şam’da 2 ve Humus’ta 1. Kolera kaynaklı ölümlerin ise 14’e ulaştığı, bunların 11’inin Halep’te, ikisinin Deyrizor’da ve birinin Haseke’de olduğu belirtildi.
BM’nin Suriye’deki insani yardım koordinatörü İmran Rıza 12 Eylül’deki açıklamasında kolera salgınından “ciddi endişe” duyduğunu belirterek salgının kaynağına dair şunu söyledi: “Sağlık otoriteleri ile ortakların gerçekleştirdiği hızlı bir değerlendirmeden hareketle bulaş kaynağının, insanların Fırat Nehri’nden sağlıksız su içmesi ve tarımsal sulama için kirli su kullanması ile ilgili olduğu düşünülüyor.”
Suriye’de çalışan uluslararası insani yardım kuruluşu CARE, koleranın tedavi edilmediği takdirde hızla can alabildiğini vurgularken Suriye’de milyonlarca insanın hastalığı kapma riskiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Kuzeybatı Suriye’de muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerde durum şimdilik istikrarlı görünüyor. Teyit edilmiş vaka henüz yok. Şüpheli vakaların test sonuçlarının negatif çıktığı bildiriliyor.
Ancak salgının bu bölgelere ulaşmasından büyük endişe duyuluyor. Suriye muhalefetinin oluşturduğu Geçici Hükümet’in Sağlık Bakanlığı’nda görevli olan Ömer Misto Al-Monitor’a yaptığı açıklamada “Hastalığın kuzeybatı Suriye’ye de yayılması bekleniyor. Umarız salgın bize ulaşmaz çünkü bölge için felaket olur” dedi.
Misto’nun kaygısı şuna dayanıyor: Suriye’de farklı tarafların kontrol ettiği bölgeleri ayıran iç sınırlar üzerinden yaygın kaçakçılık faaliyetleri var ve insanlar bu bölgeler arasında kolaylıkla hareket edebiliyor.
Misto sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzeybatı Suriye’deki muhalefet bölgelerinde sağlık sektörünün kapasitesi sınırlı, dolayısıyla salgın nüfusun bu denli yoğun olduğu bir bölgeye yayılırsa ciddi sıkıntılar yaşanacak. Vakaların erken aşamada izlenmesi salgının patlak vermesini, hastalığın bulaşmasını önlemek açısından önemli. Salgın bölgeye ulaşırsa yayılmasını önleyecek en etkili yollardan biri, halkın kişisel hijyen, gıda ve su kaynaklarının temizliği konusunda bilinçlendirilmesi ve tedavi için sağlık merkezlerine ne zaman başvuracağı konusunda bilgilendirilmesidir.”
Artan kaygılar hem Geçici Hükümeti’nin Sağlık Bakanlığı’nı hem de İdlib Sağlık Müdürlüğü’nü halkı bilinçlendirmek için harekete geçirdi. Kamplar nedeniyle aşırı nüfus yoğunluğuna sahip bölgede insanlara kişisel hijyenin nasıl sağlanacağı, bulaşma riskinin nasıl önleneceği ve semptomlar konusunda bilgi veriliyor.
Kolera, Vibrio cholerae isimli bakterinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu bakteri nehir ağızları, haliçler ve bunların deniz ve okyanuslarla birleştiği noktalarda kirli sularda yaşar. Bakteri genellikle dışkı karışmış sular aracılığıyla bu suyun doğrudan içilmesi ya da bulaştığı yiyeceklerin yenmesiyle yayılır. Ağır kolera vakaları tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanır.
Geçici Hükümet’in sağlık bakanı Meram El Şeyh Al-Monitor’a yaptığı açıklamada, “Bakanlık muhalefet bölgelerinde herhangi bir kolera vakası tespit etmiş değil” dedi.
İdlib Sağlık Müdürlüğü’nün basın sorumlusu İmad Zehran da kuzeybatı Suriye’de henüz kolera vakasına rastlanmadığını belirtti.
Zehran Al-Monitor’a şu açıklamayı yaptı: “Şüpheli bazı vakalar vardı ve bunların testleri negatif çıktı. Ancak hastalık bir anda bize ulaşabilir. Aşırı nüfus yoğunluğu, sıhhi koşulların yetersizliği, içme suyundaki sıkıntılar nedeniyle zor bir insani durumla karşı karşıyayız ve hastalığın bölgeye ulaşmasını geciktirmeye çalışıyoruz.”
Kuzey Suriye’de yerinden edilmiş insanların barındığı kamplarda su ve hijyen açısından büyük sorunlar yaşanıyor. Kampların içinde veya çevresinde açıktan akan atık su kanalları pek çok hastalığa neden oluyor. Temiz içme suyu kaynakları da yetersiz. Üstüne bir de kuraklık dönemleri yaşanıyor ve kamp sakinlerine yeterli su temin edilemiyor. Hâl böyle olunca başta çocuklar olmak üzere insanlar kişisel hijyenlerine gerekli özeni gösteremiyor ve kamplar koleranın yayılmasına elverişli bir ortam sağlıyor.
Kuzeybatı Suriye’de sığınmacılara destek olan İdlib merkezli Suriye İnsani Yardım Koordinatörleri isimli yardım kuruluşu, koleranın muhalefet bölgeleri ve kamplarda yayılma tehlikesine karşı uyarırken insani yardım kapasitesinin su ve sıhhi koşullar açısından ihtiyacın sadece yüzde 22’sini, sağlık ve beslenme açısından da sadece yüzde 30’unu karşılayabildiğini belirtti.
Kuruluşun direktörü Muhammed Hallaç Al-Monitor’a şu bilgileri aktardı: “Kuzeybatı Suriye’de 590 kampın temiz ve ücretsiz içme suyuna erişimi yok. Bu kamplarda yaşayanlar içme suyunu yüksek ücretlerden satın alıyor ya da güvenli olmayan kaynaklardan su taşıyor. Hâl böyle olunca günde kişi başına düşen su miktarı 20 litrenin altına düşüyor. Ve bu kamplar kuzey Suriye’deki toplam kampların yüzde 43’ünü oluşturuyor.”