Mısır, Ürdün ve Irak büyüyen bölgesel tehditler ve koronavirüsün tetiklediği ekonomik zorluklara karşı güvenlik, diplomasi ve ekonomi alanında ortak bir cephe oluşturmak için 25 Ağustos’ta Amman’da üçlü bir zirve gerçekleştirdi. Zirveye Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi, Ürdün Kralı Abdullah, Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi katıldı.
Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın 25 Ağustos’taki açıklamasına göre enerji, elektrik, altyapı ve gıda sektörlerinde işbirliğinin konuşulduğu zirvede, güvenlik ve terörle mücadele çabalarında eşgüdüm ele alındı. Açıklamada üç liderin ekonomi, ticaret ve yatırım alanlarında işbirliğini arıtrarak müşterek kalkınma hedefleri üzerine inşa edilen stratejik entegrasyonun ikinci aşamasına geçmek istedikleri belirtildi. Sisi de bölgenin istikrarı ve güvenliğini tehdit eden zorluklar karşısında üç ülkenin çabalarını ortaklaştırmasının önemini vurguladı.
Zirvenin ardından yapılan ortak açıklamaya göre Arap güvenliğini sarsan yabancı müdahalelerin engellemesi için irade beyan eden liderler, başta Suriye, Libya ve Yemen olmak üzere bölgesel krizlere yönelik siyasi çözüm çabalarını da ele aldılar.
El Ahram Siyasi ve Stratejik Çalışmalar Merkezi’nin uzmanlarından Hassan Ebu Talib’e göre üç ülkenin karşı karşıya olduğu tehdit ve zorlukların ortak bir paydası var: Bölgedeki Türk müdahaleleri.
Mısır’ın üçlü ittifak aracılığıyla Türkiye’ye sömürgeci politikalar karşısında boş durmayacağı mesajı verdiğini belirten Talib, Al-Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye bölgedeki küçüseyici tutumuyla iyi komşuluk prensibini çiğniyor. Bu, bazen Libya ve Doğu Akdeniz’de görüldüğü gibi doğal kaynaklara erişmek bazen de kuzey Suriye ve Irak’ta olduğu gibi tahakküm altına alma hırslarından kaynaklanıyor. Üç ülke kurdukları ittifakla Türk planını bozmak istiyor”
Talib, Mısır ve Ürdün’ün Türkiye’nin Irak topraklarındaki müdahalelerine karşı Bağdat’ı desteklediğini hatırlatıyor. İki ülkenin iyi komşuluk ilişkileri üzerinden Irak’ın İran’a olan bağımlılığını da en azından ekonomik alanda azaltmak istediğini kaydeden Talib, “Kahire ve Amman ilerleyen süreçte Irak için önemli Arap müttefikler olacak” diyor.
İttifakın başarıya ulaşacağına inanan Talib’e göre üç ülke de bölgesel dönüşümler ve müşterek güvenlik tehditleri ile karşı karşıya. Bunların başında Birleşik Arap Emirlikleri ile İsrail arasındaki normalleşme anlaşması geliyor.
Anlaşmanın Ürdünlülerin Filistin meselesindeki hakları pahasına İsrail siyasetine alan açtığını söyleyen Talib şöyle devam ediyor: “Mısır Ürdün’ün geleceğinden endişeli; Filistin meselesindeki zorluklar, İsrail’in ilhak planları ortada, İsrail yanlısı ‘Yüzyılın Anlaşması’ndan bahsetmiyorum bile. Bu, Ürdün’ün aklından çıkaramadığı bir endişe zira varlığını tehdit ediyor.”
Amman zirvesine katılan liderler İsrail-Filistin meselesinin çözümü ve İsrail’in Filistin topraklarını ilhakını durdurmak için Arap Barış Girişimi'ne dönüş çağrısı yaptılar. İsrail-Filistin meselesine iki devletli çözüm sunan bu plan, Filistin topraklarındaki İsrail işgaline son verilerek, 1967 sınırlarına dönülmesini ve Doğu Kudüs’ün Filistin’in başketi olmasını öngörüyor.
Kazımi ise Arap ülkeleri arasında ekonomik ve ticari işbirliğini artırmak ve sermayeyle teknolojinin serbest akışı için “Yeni Levant” isimli bir proje hayata geçirmek istiyor. Irak Başbakanı projeyi Amman’daki zirvede Mısır ve Ürdün’e sunacağını açıklamıştı.
Üçlü ittifakın projenin altyapısını oluşturabileceğine inanan Talib şöyle diyor: “Ülkeler arasındaki düzenli işbirliği mekanizması, bütüncül işbirliği alanları ve politikalar her türlü ittifaka zemin oluşturmaya yeterli.” Basına yansıyan haberlere göre Kazımi’nin projesi ekonominin yanı sıra üye devletler arasında siyasi ve askeri işbirliği boyutlarını da kapsıyor.
Arap Yatırımcılar Birliği Genel Sekreteri Cemal Bayumi’ye göre ise Ürdün ve Irak’la ticari işbirliğini artırmak Mısır’a önemli fırsatlar sunuyor. Bayumi, “Bu ülkeler hem coğrafi hem de siyasi anlamda Mısır’a en yakın ülkeler ve müşterek menfaatlere sahipler” diyor. Bayumi üç ülkenin de uluslararası ticarette gümrük vergilerini düşürmek için imzalanan Geniş Arap Serbest Ticaret Bölgesi anlaşmasına taraf olduğunu hatırlatıyor.
Genel Sekreter, Mısır ve Ürdün’ün Agadir Anlaşması kapsamında da Avrupa ile Akdeniz arasında ticaret hatları oluşturmak istediğini aktarıyor. Fas, Tunus, Mısır ve Ürdün’ün taraf olduğu anlaşma ülkeler arasında serbest ticaret bölgesi kurulmasını öngörüyor ve AB’den destek alıyor.
Bayumi, Mısır’ın elektrik hatlarının kapasitesini artırarak Ürdün üzerinden Irak’a elektrik ihraç etmeyi planladığına da işaret ediyor. Mısır ile Ürdün arasındaki elektrik hatları 450 megavat kapasiteseye sahip.
Kahire’nin ülkeyi bölgesel bir enerji merkezine dönüştürme çabaları kapsamında Mısır Elektrik ve Yenilenebilir Enerji Bakanlığı ülkenin elektrik hatlarının kapasitesini 2 bin megavat daha artırarak Irak ve Suriye’ye elektrik ihraç etmenin yollarını arıyor.
Mısır’ın yıllık 54 bin megavatı bulan elektrik üretiminin 14 bin megavatı Alman Siemens firması tarafından inşa edilen üç büyük elektrik santrali tarafından üretiliyor. Ülke 27 bin megavatlık bir arz fazlasına sahip.
Mısır’ın ülkedeki toplam değeri hâlihazırda 700 milyon doları bulan Ürdün yatırımlarını da artırmak istediğine dikkat çeken Bayumi, ekonomisini büyütmek için yeni pazarlar arayışında olan Mısır’ın Irak’ın yeniden imarında da rol almak istediğini aktarıyor.
Mısır Ticaret Hizmetleri’nin verilerine göre Mısır ile Ürdün arasındaki ticaret hacmi Ocak-Kasım 2019 döneminde 2018’in aynı dönemine göre yüzde 52.3 artarak 858.3 milyon dolara ulaştı. Mısır ile Irak arasındaki ticaret hacmi de 2018’de 1.65 milyar doları buldu. .