Ankara ile Tel Aviv arasında yakınlaşma adımları atılırken İsrail gazetesi Israel Hayom Türkiye’nin şubat ve mart aylarında onlarca Hamas mensubunun ülkeden ayrılmasını istediğini, başka Hamas üyelerinin de girişine izin vermediğini iddia etti.
Gazetenin 26 Nisan tarihli haberinde ismi açıklanmayan bir Filistinli kaynağın şu sözleri yer aldı: “Türk politikasındaki değişimin Ankara üzerindeki ağır ekonomik baskının sonucu olduğu anlaşılıyor. Türkiye ekonomisinin sarsıldığı, ulusal paranın çöküşüyle fiyatların uçtuğu ve alım gücünün dibe vurduğu bir ortam söz konusu. Bu da Ankara’yı uluslararası ve bölgesel ilişkilerinde pozisyon değiştirmeye itiyor. Hamas’ın Türkiye’deki varlığı da bundan etkilenebilir.”
Haberde, Türkiye-Hamas ilişkilerinde gerginlik olsa da krizden bahsetmek için henüz erken olduğu, Hamas yönetiminin 17 Nisan’da İsrail’in Kudüs’teki uygulamalarını kınayan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bozuşmaktan çekindiği belirtildi.
Hamas Türkiye-İsrail yakınlaşmasını itidalle karşıladı. İslamcı hareket, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 9 Mart’taki Türkiye ziyaretini üstü kapalı eleştirmekle yetindi. Türkiye ve Erdoğan’ın ismen zikredilmediği açıklamada, “Siyonist oluşumun Arap ve Müslüman bölgelere sızmasına ve Arap ve Müslüman halkların menfaatleriyle oynamasına izin verilmemesi gerektiği” belirtildi.
Bu arada, Hamas Sözcüsü Hazım Kasım 8 Nisan’da El Meyadin kanalına verdiği mülakatta, mart ayı sonunda Tel Aviv’de yaşanan silahlı saldırının Türk Büyükelçiliği tarafından kınanmasını eleştirdi. Söz konusu olayda Filistinli bir saldırgan beş kişiyi öldürmüştü.
Israel Hayom gazetesine göre Kasım’ın bu eleştirisinin altında Hamas mensuplarının son iki ayda Türkiye’den gönderilmesine duyulan tepki yatıyordu.
Hamas’ın 2006’daki Filistin meclis seçimlerini açık ara kazanmasının ardından Hamas-Ankara ilişkilerinde büyük bir yakınlaşma yaşanmıştı. Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi ile Hamas’ın ortak İslami referans ve ideolojiye (Müslüman Kardeşler) sahip olması, ilişkilerin güçlenmesinde etkili oldu.
Bu arada, İsrail’in 2010’da Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırması Türkiye-İsrail ilişkilerinde krize yol açtı ve İsrail’e hem hükümet hem kamuoyu düzeyinde duyulan tepki Hamas’la ilişkilerin daha da pekişmesini sağladı.
Hamas’ın tutsak ettiği İsrailli er Gilad Şilat için 2011 sonbaharında yapılan tutuklu takası kapsamında İsrail’in serbest bıraktığı bir grup Hamas mensubu Türkiye’ye gönderildi. Bunların başında Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih El Aruri geliyordu. Ankara’nın bu kişilere Türk pasaportu vererek rahat hareket etmelerine yardımcı olması, ikili ilişkilerin olumlu ilerlediğinin işaretiydi.
Al-Monitor’un ulaştığı Lübnan’daki Hamas Sözcüsü Cihad Taha, Türkiye’deki Hamas mensuplarının gönderilmesiyle ilgili haberler hakkında konuşmak istemedi ve Türkiye’yle iyi ilişkileri vurguladı.
İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği suçlar karşısında tüm Arap ve Müslüman ülkelerin desteğine ihtiyaç duyduklarını, dolayısıyla bu ülkelerin tamamıyla iyi ilişkiler sürdürdüklerini belirten Taha, “Arap ve Müslüman ülkeler İsrail’in Filistin halkına karşı, İslami ve Hristiyan kutsal mekânlara karşı işlediği suçlar karşısında uluslararası platformlarda, Birleşmiş Milletler’de Filistin halkını desteklemelidir” dedi.
Gazze’de Hamas’a yakın bir isim olan siyasi yazar Mustafa El Savaf ise Türkiye’nin İsrail’in talebi üzerine Hamas mensuplarını göndermek istediğine ihtimal vermediğini, Türkiye’nin “İsrail’in iç işlerine karışmasına izin vermeyen, egemen bir ülke” olduğunu söyledi.
Bununla birlikte Savaf, Türkiye’nin “İsrail’in silahlı eylem olarak gördüğü Hamas faaliyetlerini engellemek için bazı önlemler alabileceğini” belirtti ve ekledi: “Hamas Türkiye’nin [İsrail’le yakınlaşmaya dönük] tutumunu anlayışla karşılıyor. Türkiye 28 Mart 1949’da İsrail’i tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştu.”
Türkiye-İsrail yakınlaşmasının “bocalayan Türkiye ekonomisini toparlama” amacından kaynaklandığını savunan Savaf, bu kapsamda “Türkiye’de faaliyet gösteren Hamas bağlantılı medya kuruluşlarının İsrail’e karşı kışkırtıcı yayınlar yapması da engellenebilir” dedi.
Gazze El Ezher Üniversitesi’nde siyaset bilimci olan Riad El Ayla da Al-Monitor’a şu değerlendirmede bulundu: “Hamas, Erdoğan’ın İsrail’le ilişkilerinin sıkıntıya düşen Türkiye ekonomisini ve çöken Türk Lirası’nı toparlama çabaları kapsamında ısındığını görüyor. Türkiye-İsrail ilişkileri Erdoğan’ın Hamas’la ilişkilerini etkilemez. Çünkü onlar ortak bir İslami referansa, Müslüman Kardeşler referansına sahip.”
Ayla, Hamas’ın geçmişte yaptığı hataları tekrarlamayacağına inanıyor. Geçmişteki hatalardan kasıt, Hamas’ın Suriye’deki ayaklanmaya destek vererek Şam hükümetini kızdırması ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Kasım 2011’de Hamas’ın Şam’daki bürolarını kapatmasıydı.
Ayla’ya göre “Bölgede önemli bir ülke olan Türkiye, İran’la birlikte Hamas için etkili bir role sahip. Dolayısıyla İsrail’le yakınlaşmasının bir kopuşa neden olmasına izin vermez.”
El Ayyam gazetesi yazarı ve siyasi analist Telal Okal’ın değerlendirmesi ise şöyle: “Hamas, Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini düzeltme çabasına rağmen Filistin davasına olan güçlü desteğini koruduğuna inanıyor ve İsrail’le normalleşmeye giden, Türkiye’nin Filistin halkına sağladığı siyasi ve mali desteği esirgeyen pek çok Arap ülkesinden fazlasını yaptığını düşünüyor.”
Hamas’ın Türkiye’de kısıtlanması ve ülkeyi terk etmeye zorlanması hâlinde alternatifin Malezya olacağını düşünen Okal, “Malezya Hamas’ın siyasi ve mali çalışmaları için önemli bir yer. Katar’ın alternatif olması imkânsız çünkü Katar Hamas’ın siyasi ve mali yatırımlar yaptığı bir yer değil.”