Mehmet Sadık Paşa 8 bin askerle 1853-1856 yıllarında Osmanlı ordusuyla birlikte Kırım Savaşı’na katılır. Sadık Paşa, Polonya’dan Osmanlı’ya sığınan Polonyalıları örgütlemek üzere İstanbul’a gönderilmiş yazar Michal Czajkowski’den başkası değildir. Avusturya, Rusya ve Prusya’nın işgali sonrası Paris’e sığınan Prens Adam Czartoryski bağımsızlık umudunu Osmanlı’ya bağlamıştır. Prensin 1841’de İstanbul’a gönderdiği Czajkowski bir Polonya misyonu olan “Şark Ajanlığı”nı kurar. 1842’de Polonyalıların yerleştirildiği İstanbul’un şirin köyü Polonezköy de bu ortaklığın mirasını temsil eder.
Kırım Savaşı’nda Osmanlı’nın ortakları Rusya’yı durdurmaya çalışan Fransız ve İngilizlerdi. 180 yıl sonra Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye ve Polonya Kırım için yeniden ortaklaşıyor. Polonya’nın dışarıdaki yegane köyü Polonezköy’ün 25 Mayıs’taki misafiri Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda ve first lady Agata Kornhauser-Duda idi. Duda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zor gününde Hızır gibi gelmişti. İkilinin 24 Mayıs’ta görüştükleri konular arasında Karadeniz’in güvenliği, Ukrayna’da Rus ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk ve Rusya’ya bağlanan Kırım da vardı.
Erdoğan, Kırım’ın Rusya’ya ilhakını tanımadıklarını her seferinde tekrarlarken, Duda da ziyareti sırasında Kırım’ın işgal altında olduğunu vurguladı. İki ülke Rusya’ya karşı bu ortak duruşun yanı sıra NATO ittifakı dışında ikili ilişkileri askeri alana taşıyan ileri bir adım attı. Polonya ile Erdoğan’ın damadı tarafından üretilen Bayraktar TB2 silahlı insansız hava araçlarından (SİHA) 24 adedinin satışıyla ilgili anlaşma imzalandı. Pakette, yer kontrol istasyonları ve yer veri terminallerinin yanı sıra SİHA’larda kullanılan ve Roketsan tarafından üretilen milli MAM-C ve MAM-L akıllı mühimmat satışı da yer alıyor. İlk teslimat 2022’de yapılacak.
Ukrayna, Katar ve Azerbaycan'dan sonra Polonya’nın Bayraktar TB2 müşterileri arasına katılması daha simgesel anlamlar içeriyor. Erdoğan’ın ifadeleriyle, “Türkiye, tarihinde ilk kez NATO ve AB üyesi bir ülkeye insansız hava aracı ihraç ediyor."Resmi bilgilere göre Türkiye, Ukrayna, Katar ve Azerbaycan envanterinde 180 Bayraktar TB2 SİHA bulunuyor.
Türkiye’nin AB içindeki kimi hasımları belki bundan keyif almayacaktır. Ancak Erdoğan’ın yaptığı hesabı tahmin etmek zor değil. Erdoğan, Duda ile yakaladığı uyum sayesinde hem NATO içinde pozisyonunu güçlendirmeyi hem de AB’de bir “Truva Atı” edinmeyi umuyor. Erdoğan, Polonya ile askeri ortaklığı Türkiye'nin Rusya'ya yönelik caydırıcılık politikasına katkı sağladığının ispatı olarak görüyor. Özellikle ABD Başkanı Joe Biden’la görüşme öncesi Erdoğan, Rusya’ya karşı Ukrayna ve Polonya üzerinden değerli bir NATO ortaklığı sunmuş oluyor.
14 Haziran’daki NATO zirvesine kadar Amerikan yönetimiyle gerilimli alanlara fazla girmemeye özen gösteren Erdoğan, 26 Mayıs’ta ABD merkezli şirketlerin üst düzey yöneticileriyle yaptığı çevrimiçi toplantıda umutlu mesajlar verdi: “Başkan Biden'ın 1915 olayları hakkında yaptığı açıklama ilişkilerimize ilave yük getirse de NATO zirvesinde gerçekleştireceğimiz görüşmenin yeni dönemin habercisi olacağına inanıyorum.”
Rusya’ya karşı Polonya-Türkiye ortaklığı ABD’yi memnun etse de Türk SİHA’larının NATO alanına girmesi aynı olumlu etkiyi bırakmayabilir. Türkiye’nin ABD, İsrail ve Çin’den sonra dördüncü büyük SİHA üreticisi konumuna geldiğini belirten TRT World, Polonya ile anlaşmayı küresel düzeyde Amerikan tekeline meydan okuyan büyük bir adım olarak yorumladı. Meselenin bir de pazarı paylaşma boyutu var ve şimdilik Batı kanadı sessizliğini koruyor.
Peki, Varşova Erdoğan’ın beklentilerine uygun olarak Türkiye’nin çıkarlarına cansiperane kalkan olabilir mi? Uzun süredir iktidarda olan sağcılar Polonya’yı ABD’nin ileri karakolu olarak konuşlandırmayı başardılar. Rusya odaklı ortak güvenlik kaygıları, Türkiye ve Polonya’nın tarihsel dostluğunun temelindeki saikle de çakışıyor. Ayrıca Erdoğan ile Duda’nın siyasi çizgilerindeki paralellik yakınlaşmayı kolaylaştırıyor. İkisi de eski ABD Başkanı Donald Trump ile sıradışı bir ilişkiye sahipti. Duda eşcinsellere karşı tutumu ve 2018’de Polonya’yı Holokost ve Nazi suçlarıyla ilişkilendirmeyi üç yıl hapisle cezalandıran yasa tasarısını onayladığı için tepki çekmişti. Polonya hükümeti Trump’ın sert tepkisi üzerine hapis cezasından geri adım atmıştı. Bu yasa Trump-Duda ilişkisindeki yegâne “kara kedi” idi.
Ekonomik sıkıntılar ve diplomatik tecrit hâli karşısında Erdoğan, NATO’da pozisyonunun güçlendirmenin yanı sıra AB ile ilişkilerin normalleşmesi, özellikle gümrük birliğinin güncellenmesi sürecinin hızlandırılması konusunda Polonya’nın olumlu katkısını bekliyor.
Polonya da Romanya ile birlikte “Bükreş Dokuzlusu” adlı cephenin mimarı olarak Rusya’ya karşı Türkiye’yi yanında görmek istiyor. Duda, Erdoğan’la ortak basın toplantısında Romanya, Polonya ve Türkiye arasında liderler düzeyinde üçlü diyalog kurulmasını önerdi. Erdoğan’ın yanıtı gayet olumluydu. Duda hem NATO hem Bükreş Dokuzlusu üyesi olarak Polonya’nın Türkiye’yi bölgedeki en sağlam müttefik olarak gördüğünü vurguladı. Duda’nın çizdiği çerçeve Rus kontrolüne karşı Karadeniz’de bir kalkan olma hedefinin altını çiziyor.
Polonya, 2019’da NATO’nun Baltıklar Planı’nın Türkiye tarafından veto edilmesinden rahatsızlık duyanların başında geliyordu. Biden’ın seçilmesinin ardından Erdoğan NATO ve AB ile ilişkilerde “uygun adım” pozisyonuna geçti. Varşova bu değişimden memnun. Erdoğan, Duda’yı ağırlarken NATO Geliştirilmiş Hava Polisliği Misyonu kapsamında Türkiye’nin Polonya'ya F-16 uçaklarını göndereceğini de söyledi. Erdoğan, Polonya'nın, NATO'nun Türkiye'ye uyarlanmış güvence tedbirleri kapsamında İncirlik Üssü’ne bir deniz karakol uçağı ve askeri misyon göndermesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
Duda’nın Türkiye’yi en güvenilir müttefik olarak nitelemesi ve Ankara’nın yeni yöneliminden memnun olması Varşova’nın Erdoğan için AB ve NATO’da sarsılmaz bir kalkan olacağı anlamına gelir mi? Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (PISM) uzmanlarından Karol Wasilewski, Polonya’nın, Türkiye’nin Atlantik çizgisinde olmasını ve NATO’nun doğu kanadına güç katmasını istediğini ancak “önce NATO" politikasına rağmen AB’nin Türkiye’ye yaptırımlarını engelleyen ülkeler arasında olmadığını hatırlatıyor.
Wasilewski’ye göre S-400’lerle ilgili kabul edilebilir bir çözüm bulunmasa da NATO şimdilik Türkiye ile askeri ortaklığın ilerletilmesinde sakınca görmüyor. Ancak ABD ve Türkiye uzlaşmaz da yaptırımlar genişletilirse bu durum Türkiye-Polonya arasındaki savunma işbirliğini karmaşık hâle sokabilir. Aynı şekilde Ankara, Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Kıbrıs ve Fransa ile gerilimli sayfaya dönerse yaptırımlar konusunda bir pozisyon almak durumunda olan Polonya sıkıntılar yaşayabilir. Polonya Türkiye’nin S-400 alımını kınayan ortaklar arasındaydı.
Beri tarafta Erdoğan’ın Varşova ile ilişkilere askeri boyut katması, Ukrayna geriliminin gölgesinde Türk-Rus ilişkilerine yeni bir yük bindirebilir. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Erdoğan-Duda buluşmasına denk gelen açıklaması “Elini gördüm, dikkatli ol” uyarısı anlamına geliyor.
Lavrov’un uyarısı aynen şöyle: “Türk meslektaşlarımıza, durumu itinalı bir biçimde analiz etmelerini, Ukrayna’nın militarist düşüncelerini desteklemeyi bırakmalarını her düzeyde tavsiye ediyoruz. (…) Ukrayna’nın Kırım konusundaki agresif girişimlerini cesaretlendirmenin, Rusya’nın toprak bütünlüğüne kastetmek ile eşdeğer olduğu görüşümüzü onlara (Türk meslektaşlarımıza) son derece açık bir biçimde iletiyoruz.”
Bir taraftan da Avrupa’nın değerler dünyasından uzaklaşan Erdoğan’ın Batı kampına dönme girişimlerini içinde bulunduğu kuşatılmışlığı aşmak için taktik olarak kullandığı ve ABD-Rusya makasında ikili oynamaktan vazgeçmediğini düşündüren bir dizi şey var.