Nüfusunun dörtte biri Azeri kökenli olan, Azerbaycan’la 600 kilometreyi aşan bir sınırı ve Şii inancını paylaşan İran için Azerbaycan’ın taraf olduğu bir savaşta onun yanında durmak zor bir tercih değilmiş gibi görünüyor. Ne var ki son Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında İran’ın Azerbaycan’ın yanında yer alması, bir dizi etmenden dolayı o kadar kolay değil.
İran’la yaklaşık 45 kilometre sınırı olan Ermenistan, tek Hristiyan komşu olarak İran’ın maruz kaldığı yaptırımlar bakımından olumlu bir rol oynuyor.
84 milyon nüfuslu İran’da yaklaşık 150 bin kişilik bir Hristiyan azınlık var ve bunun büyük çoğunluğu Ermeni kökenlilerden oluşuyor. Azeri kökenlilerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte farklı kaynaklarca 10 milyon ila 20 milyon arasında ifade ediliyor.
İran’ın kuzeyindeki Tebriz kentinde sokaklara dökülen onlarca Azeri kökenli vatandaş devletin tarafsız tutumunu protesto ederken, Tahran’da da Azerbaycan ordusuna destek sloganlarının atıldığı gösteriler düzenlendi.
Dışişleri Bakanlığı’nca birkaç kez dile getirilen resmi İran pozisyonu, Azerbaycan ve Ermenistan’a itidal çağrısında bulunmak ve arabuluculuk önermekten ibaret.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “İran, ihtilafın tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan’la, ayrıca bölgesel devletler ve komşularla yaptığı istişarelerin ardından somut çerçevesi olan, detaylar içeren bir plan hazırladı ve bu planı takip edecektir” dedi.
İran, arabuluculuk önererek taraf tutmaktan imtina etse de ihtilaflı Yukarı Karabağ bölgesini resmi olarak Azerbaycan toprağı olarak tanıyor ve Ermenistan’ın buradan çekilmesini savunuyor. Bu tutum İran Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ali Rabii tarafından dile getirildi, ayrıca Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney’in uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti tarafından gayri resmi olarak ama dikkate değer biçimde Kayhan gazetesine ifade edildi. Gazetenin genel yayın yönetmeni Hamaney’e en yakın isimlerden biri olarak biliniyor.
Kendisi de Azeri kökenli olan Hamaney konu hakkında henüz yorum yapmış değil ancak Azeri nüfusun yoğun olduğu kuzeybatı İran’daki bazı temsilcileri savaşta Azerbaycan’a destek ifade eden bir açıklama yayınladılar.
Hamaney’in Erdebil, Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Zencan eyaletlerindeki temsilcileri olan imzacılar şu ifadeyi kullandılar: “Kuşkusuz ki Yukarı Karabağ Azerbaycan’a aittir ve Azerbaycan hükümetinin bölgeyi geri alma çabası şeriata göre tamamen hukuki olup Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ilgili dört kararıyla da uyumludur.”
Hamaney’in Azerbaycan temsilcisi Ali Ekber Ocaknejad ise 3 Ekim’deki konuşmasında Yukarı Karabağ’da Azeri gençleriyle beraber savaşarak şehit olmaya hazır olduğunu söyledi.
İran’ın mevcut tutumu tutarsız görünüyor ancak gerçek şu ki Tahran yönetimi kendisini taraf seçme baskısından kurtaracak bir çözüm bulmak için zamana oynuyor. Zira hangi tarafı seçerse seçsin İran için olumsuz bazı sonuçlar doğacak.
Tahran Ermenistan’dan yana tutum alırsa, İranlı Azerilerin Azerbaycan’a güçlü destek verdiği bir ortamda içeride olumsuz yansımalar olur. Azerbaycan’la ilişkilerin yara alacağını söylemeye bile gerek yok.
Bu ise İsrail’in işine gelir. Silah satışlarıyla Azerbaycan’a destek sağlayan İsrail, İran sınırlarında yeni bir avantaj ele geçirir. İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’le birkaç hafta önce sağladığı normalleşme anlaşmalarıyla Basra Körfezi’ne ilk kez erişim imkânı elde etmişti.
İran 30 Eylül’de hava sahasına giren bir insansız hava aracını (İHA) düşürdü. Azerbaycan’ın İHA’ları İran için endişe kaynağı. Çünkü bu araçların çoğu İsrail’den alındı. 2014’te yaşanan bir başka olayda İran, ülkenin iç kesimlerinde son derece hassas bir nokta olan Natanz nükleer tesisi yakınlarında bir İsrail İHA’sını vurduğunu ve aracın Azerbaycan’dan kalktığını iddia etmişti. İranlı yetkililer doğrudan isim zikretmeseler de aracın “kuzeydeki bir eski Sovyet cumhuriyetinden” geldiğini söylerken, Azerbaycan yönetimi iddiayı yalanlamış ve “provokasyon” olarak nitelemişti.
İran Yukarı Karabağ savaşının dönüşü olmayan bir noktaya varmadan bitmesini bir başka hassas unsurdan dolayı da istiyor. O da Türkiye’nin Azerbaycan tarafında savaştırmak üzere Suriye’den savaşçı taşıdığına dair haberler.
Al-Monitor’daki haberinde iddiaları doğrulamayı başaran Sultan Kanj’ın aktardıkları, Türkiye destekli Suriyeli militanların Ankara’yı ilgilendiren çeşitli ihtilaflarda adeta bir bölgesel görev gücüne dönüşmekte olduğunu gösteriyor. Bu tür güçlerin kendi sınırları yakınında bulunmasını kabul edilmez addeden Tahran için bu, başlı başına bir endişe kaynağı. Tahran açısından böyle bir militan varlığı, kuzey sınırında istikrarı tehdit etmekle kalmıyor, Türkiye’ye İran’ın arka bahçesinde ağırlık kazandırıyor. İran’ın böyle bir durumu kabul etmesi zor.
Ayrıca Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya’nın başka çatışmalarla uğraşmasından faydalanarak Yukarı Karabağ meselesinde söz sahibi olmak istediği belirtiliyor.
Cephenin diğer tarafına akan militanlar da Tahran’ı kaygılandırıyor. Ermeni güçlerine destek için Lübnan ve Suriye’den gelen Ermeni savaşçılar da Maşrık bölgesinin kırılganlığını İran’ın yakınına taşıyor ve uzun vadeli istikrara tehdit olarak görülüyorlar.
Ermenistan-Azerbaycan husumeti çeşitli sebeplerle İran’a sıçrayabilir. Tahran’ı sınır bölgelerine takviye asker göndermesi boşuna değil.
İran yönetimi sınır ötesinde, bilhassa Suriye ve Irak’taki çatışmalara müdahil olurken, bunun kendi ülkesinin istikrarı için gerekli olduğunu savunageldi. Şimdi bu istikrar vaadi de tehlikede, özellikle sınırın öteki tarafında toplanan çeşitli aktörler düşünüldüğünde…
İran yönetiminin bir diğer kaygısı ekonomi. ABD’nin yeni yaptırımları ekonomik basıncı her geçen gün artırıyor. İran, güneydeki Çabahar limanını demiryoluyla Azerbaycan üzerinden Rusya’ya bağlamak istiyor ve projenin akamete uğraması ihtimali de endişe yaratıyor. Ermeni tarafındaki 145 kilometrelik doğal gaz boru hattı da İran’ın bu kez sadece kendi tercihlerine göre pozisyon belirleyemeyeceğini gösteriyor.
Karabağ ihtilafı 1990’larda İran için farklı bir ikilem yaratmıştı.
Tahran, bağımsızlıklarını yeni kazanan Ermenistan ve Azerbaycan arasında arabuluculuk yapmış ama daha çok Azerbaycan’ın yanında olmuştu. Bu durum dönemin Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin günlüklerine, o günlere tanıklık eden başka İranlı yetkililerinin anlatımlarına da yansımıştır. Devrim Muhafızları’yla bağlantılı Mashregh News sitesine göre İran yüzlerce Afgan savaşçının Azerbaycan’a geçişini kolaylaştırarak ülkenin bugünkü lideri İlham Aliyev’in babası olan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in güçlerine destek oldu. Ancak Haydar Aliyev’in İran’la ortaklığı iki yıl geçmeden son buldu. Aliyev, İranlıların Azerbaycan’dan gitmesini istedi ve onlarla içli dışlı olan İslam Partisi’ne karşı harekete geçti. Partinin Tahran tarafından finanse edildiği iddiasıyla yönetici kadrosu tutuklandı.
Aliyev’le siyasi uyuşmazlık nedeniyle İran 1994’ten sonra Ermenistan’a doğru kaydı. Ne var ki Ermenistan’a karşı Azerilerin yanında savaşmak isteyen İranlı gönüllüler Azerbaycan’a akmaya devam ediyor. Cephe hatlarında ölen ve gömülen pek çok İranlı savaşçı oldu.