İran yönetiminin benzin sübvansiyon politikasında 15 Kasım’da açıkladığı değişiklik, kitlesel halk gösterilerine ve hükümetin görülmemiş bir şekilde interneti bir hafta boyunca yasaklamasına neden oldu. Hükümet karşıtı gösterilerin bütüncül bir analizi için henüz erken olsa da benzin kararının siyasi, ekonomik ve toplumsal bedelinin son derece yüksek olduğu söylenebilir. Şimdi soru şu: Yaptırımların vurduğu İran ekonomisi bu karardan siyası yansımaların muazzam bedeline değecek bir fayda sağlayacak mı?
Yeni uygulamanın potansiyel bazı faydalarının protestolar nedeniyle daha şimdiden ortadan kalktığını hemen başta belirtelim. Örneğin bir hafta süren internet yasağının faturası 2 milyar doları bulabilir. Yine de sübvansiyon reformları ışığında genel makro ekonomik görünümün irdelenmesi lazım.
Yakıt fiyatlarındaki artış, daha doğrusu hükümet sübvansiyonlarının azaltılması, uzmanların beklediği bir karardı. Aslında bu değişiklik, sübvansiyonların kaldırılmasını öngören 2010 tarihli yasanın devamı olarak görülmeli. Yasanın ikinci safhası 2014 yılında hayata geçirilmişti. Ancak üçüncü safhanın zamanlaması pek çok kişiyi şaşırttı. Al-Monitor’da aralık 2018’de yayımlanan haberde yeni başlayan yakıt kartı uygulamasını analiz ederken, karne uygulaması ve iki kademeli fiyatlandırma dâhil bu değişikliğin yapılacağını öngörmüştük.
Peki, ekonomik anlamda ne yapıldı ve bunun gerekçeleri neydi?
Değişiklik öncesinde benzinin litre fiyatı 10 bin riyal (0,09 dolar) idi. Hükümet 15 Kasım’da iki değişiklik açıkladı. Birincisi, yeni karne sistemine göre, daha yüksek miktarlara tabi olan taksi ve diğer ticari araçlar hariç her binek araca aylık olarak litresi 15 bin riyalden 60 litre benzin tahsis edildi. Bu, %50 zam anlamına geliyor. Tahsis edilen miktarın üzerine çıkan alımlarda ise yeni fiyat 30 bin riyal oldu ve bu da %200 zam anlamına geliyor.
Ancak yakıt fiyatları hâlâ ciddi ölçüde sübvanse ediliyor ve hem bölgesel hem küresel rayiçlerin altında bulunuyor. Değişiklik kararı, üç erkin başlarından oluşan ve dış yaptırımlara karşı ekonomik ve hukuki adımlar belirleyen Ekonomik Koordinasyon Üst Kurulu tarafından alındı. Ayetullah Ali Hamaney 16 Kasım’da yaptığı konuşmada karara destek verdi ancak parlamento üyeleri kendilerine danışılmadığı gerekçesiyle tepki gösterdiler.
İran gibi bir ülkede böyle bir adımı önceden duyurmanın esas sıkıntısı, kaçakçılık faaliyetlerinin artacağı öngörüsünden kaynaklanıyor. Bu nedenle karar ansızın açıklanıp uygulamaya konuldu. Yine de yeni uygulamayla ilgili resmi iletişim, kırılgan ekonomik koşullara rağmen o kadar zayıftı ki anında gösteriler patlak verdi.
Yakıt fiyatlandırma sistemindeki değişiklik üç ana ekonomik hedeften kaynaklandı: kaçakçılığı frenlemek, enerji tüketimini azaltmak ve hükümetin mali durumunu iyileştirmek.
Bir yıl önce başlatılan yakıt kartı uygulamasından da anlaşıldığı üzere hükümet, kara para aklamayı da kolaylaştıran komşu ülkelere yönelik yakıt kaçakçılığından rahatsızdı. Kaçakçılığın boyutuna dair farklı veriler var ancak ortalama tahmine göre günde 20 milyon litre benzin ve dizel kaçırılıyor. Bu rakam esas alınır ve eski benzin fiyatı ile yeni 30 bin riyallik yüksek fiyat kıyaslamalı değerlendirilirse İran ekonomisinin yıllık zararı yaklaşık 1,3 milyar dolar olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca kaçakçılıktan elde edilen gelir ülkeye genellikle ithal mal olarak dönüyor, yani failler için kara para aklama işlevi görüyor. Kaçakçılığın yerel sanayiler ve istihdam üzerinde de ağır etkileri oluyor.
Enerji tüketimine gelince, sübvansiyonların kaldırılmasıyla ilgili 2010 tarihli yasadan önce yapılan tartışmalardan önemli bir sonuç çıkmıştı: Ulaşım sektöründeki tüketimin kontrol altına alınması ancak yakıt fiyatlarıyla sağlanabilir. Nitekim daha sonraki çalışmalar, İran takvimine göre 21 Mart 2011’de başlayan yılda ulaşım sektöründeki tüketimin, eski sübvansiyonların yıl boyunca sürdüğü son dönem olan iki yıl öncesine göre yüzde 9.2 azaldığını ortaya koydu.
Doğal olarak, yakıt tüketimi ile fiyat arasındaki ilişki doğrusal değil. Toplu taşımaya erişim, yakıt randımanı ve sıkıştırılmış doğal gazla çalışan araçların artması gibi başka pek çok faktör var. Yine de belli ölçüde fiyata duyarlılık söz konusu ve hükümet zamların tüketimi azaltacağını umuyor. Petrol Bakanı Bican Zengene’ye göre fiyat artışından sonra günlük benzin tüketimi 20 milyon litre azaldı.
Reformların bir diğer önemli hedefi, halkın benzin alımlarındaki sübvansiyon maliyetini azaltarak hükümetin genel mali durumunu iyileştirmek. Yönetim ve Planlama Teşkilatı’ndan sorumlu olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Nobaht’a göre yakıt fiyatlarındaki artış, devletin kasasına yılda 300 trilyon riyal (serbest piyasa kuruyla 2.6 milyar dolar) ilave kaynak sağlayacak. Yetkililere göre bu kaynak, para yardımları şeklinde yine vatandaşa dağıtılacak. Yeni yakıt fiyatlandırmasıyla birlikte hükümet yardım sisteminde de değişiklikler yaptı. Yoksul kesimlere yardımlar artırılırken, daha varlıklı olanlara ödemeler durduruldu. Aile fertlerinin sayısına göre belirlenen yeni aylık yardımlardan, nüfusun yaklaşık yüzde 73’üne tekabül eden 60 milyon kişi faydalanacak.
Hükümet elindeki yeni kaynağın tamamını para yardımlarına tahsis etse bile kaçakçılıkta beklenen azalma ve daha da önemlisi komşu pazarlara yakıt ihraç etme fırsatından fayda sağlayacak. Petrol Bakanlığı yetkililerine göre tüketim ve kaçakçılığın azalmasıyla oluşacak yakıt fazlasının ihracından İran yılda 5.5 milyar dolar gelir sağlayabilir. Böylece, ABD yaptırımları nedeniyle ham petrol ihracında yaşanan kayıplar kısmen telafi edilebilir.
Benzin zammının kısa vadeli sosyoekonomik yansımalarını son olaylarda görmek mümkün. Hemen görülecek bir başka etki, enflasyon üzerinde olacak. Merkez Bankası Başkanı Abdülnasır Himmeti’ye göre fiyat ayarlamasının direkt ve dolaylı sonuçları, yüzde 4 oranında ilave enflasyon yaratacak. Ek enflasyonist baskılar kısa vadede alım gücünü daha da zayıflatacak, ekonomik sıkıntıları artıracak. Ancak orta vadede Merkez Bankası ve hükümetin daraltıcı para politikaları uygulayarak uzun vadede ciddi enflasyonist etkileri önlemesi gerekecek.
Sırf makro ekonomik açıdan bakıldığında, yeni yakıt fiyatlandırması haklı bir adım olarak görülebilir. Bu adım, ekonomideki gizli sübvansiyonları azalttığı gibi enerji tüketimi, kaçakçılık ve kara para aklama gibi pek çok ekonomik konuda iyileşme sağlayabilir.
Öte yandan, İran’daki ekonomik kararlar ve gelişmeler nasıl yorumlanırsa yorumlansın, esas mesele yönetimin kendi yapısından kaynaklanan zayıflık. Kararın duyurulma şekli, hükümet ve güvenlik güçlerinin gösterilere tepkisi de bu durumu yansıtıyor. Ayrıca, yeni iki kademeli fiyatlandırma sistemi farklı yolsuzluklara yol açacak ve bunlar yeni bir karaborsa çeşidi yaratarak ekonomik performansa ket vuracak.
Bazı uzmanlar, kaçakçılık üzerindeki baskının kısa süreli olacağını çünkü yakıtın hâlâ sübvanse edildiğini ve kaçakçıların yeniden örgütlenip eski yöntemlerine döneceğini savunuyorlar. Kaçakçılığa karşı ek tedbirler alınmazsa, özellikle üretim, dağıtım ve tüketimdeki yakıt miktarlarını takip eden teknolojik yöntemler kullanılmazsa bu uzmanlar haklı çıkabilir.
Dolayısıyla yeni uygulama kendi içinde olumlu olsa da başarısı tümüyle gerekli idari ve operasyonel reformların tatbikine bağlı olacak. Bu ise gerçekleşmeyebilir çünkü işler yine aynı yolsuz bürokrasinin elinde olacak.