Rus diplomasisinin COVID-19 dönemindeki en dinamik cephelerinden biri İran oldu. Haziran ve temmuzda Moskova’ya iki ziyaret gerçekleştiren İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, nükleer anlaşmanın geleceğini ve ABD’nin İran’a yönelik BM silah ambargosunu uzattırma çabalarına karşı Rusya’yla eşgüdümü görüştü.
Tüm bunların üstüne İran Savunma Bakanı Emir Hatemi’nin Rusya’da 23-29 Ağustos’ta düzenlenen Army-2020 askeri forumuna katılımı, silah ambargosunun 18 Ekim’de sona ermesinin ardından Moskova ve Tahran’ın askeri-teknik işbirliğini arttıracağı beklentisini iyice körükledi. ABD’nin yasakları uzatma önerisi BM Güvenlik Konseyi’nde reddedildi. ABD’nin İran’a yaptırım uygulamaya dönük “snapback” (geri tepme) mekanizmasını kullanma talebinin de sonuç vermesi olası görünmüyor.
Hatemi’nin ziyareti öncesinde İran’ın Moskova Büyükelçisi Kazım Celali, Rusya ve İran arasındaki askeri işbirliğinin “günbegün arttığını” ve yakında yeni bir aşamaya geçeceğini söyledi. Büyükelçi Telegram üzerinden paylaştığı mesajda “Rusya-İran askeri-teknik ortaklığında yakında yeni bir sayfa açacağız” ifadesini kullandı.
Hatemi’nin Rus mevkidaşı Sergey Şoygu’yla görüşmesinin ardından ise Moskova’daki İran Büyükelçiliği, “iki ülkenin bölgedeki stratejik anlayış birliğinin derinliği” ışığında ortaklığın daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Ancak, Rusya-İran askeri işbirliğine genelde iyimser yaklaşan Rus medyasında aynı heyecan yoktu. İran heyetinin foruma katılımı fazla ilgi görmedi. Öne çıkan tek haber, S-400 ve Pantsir-S1 hava savunma sistemlerini inceleyen İran heyetinin görüntüleri idi. Bu, söz konusu sistemlerin İran’a olası satışını akla getirdi.
ABD Savunma İstihbarat Ajansı’na göre ambargo kalktıktan sonra İran yönetimi Rusya’dan tank, S-400 ve Bastion kıyı savunma sistemi almak istiyor. Tahran’ın ayrıca Rus yapımı Su-30 savaş uçağı, Yak-130 gelişkin pilot eğitim uçağı ve T-90 tanklarıyla ilgilendiği söyleniyor. Doğal olarak bu iddialara ihtiyatla yaklaşmak lazım. Şu ana dek olası silah sözleşmelerine yönelik tek somut kaynak, İranlı ve Rus yetkililerinden gelen ve oldukça muğlak olan beyanlar. Tahran’ın Moskova ile büyük çaplı sözleşmeler yapacağına dair halen ciddi kuşkular mevcut.
Temkinli olmayı gerektiren birden fazla sebep var.
Her şeyden önce, S-400’leri inceleyen ve gelecekte olası alımlara ilgi gösteren tek Orta Doğulu heyet İranlılar değil. Rus uzmanlar Rus yapımı silahları övmekten, yabancı heyetlerin Rus tankları, savaş uçakları, füze sistemlerinden nasıl etkilendiğini anlatmaktan hoşlanır. Ne var ki fiiliyatta silah alımına yönelik resmi ilgi beyanı ile alım sözleşmesi imzalamak arasında dağlar kadar fark var. Kaldı ki İran Devrim Muhafızları’nın elinde modernize edilmeye müsait Rus yapımı Tor-M1 kısa menzilli hava savunma sistemleri var.
İkincisi, İran yönetimi T-90 gibi Rus yapımı tankların veya füze savunma sistemlerinin favori tercihi olduğunu ancak mevcut önceliğinin Karrar tankı gibi yerli zırhlı araçlar üretmek olduğunu defalarca belirtmiştir. Bu arada Rusya’dan alınmış olan üç adet S-300PMU füze sisteminin yeterli olacağı düşünülüyor. Tahran’ın elinde ayrıca S-300’lerle benzer özellikler taşıyan yerli Bavar-373 sistemleri var. İran’daki savunma sanayinin çoğunu kontrol eden Devrim Muhafızları’nın yerli üretim için bastıran başlıca güç odağı olduğuna inanılıyor.
Üçüncüsü, İran’la askeri işbirliğini derinleştirmek Moskova için muhtemel, hatta kesin itibar riskleri taşıyor. Ocak ayında Ukrayna Uluslararası Havayolları’na ait Boeing 737’nin düşürülmesi, uçağa iki adet Tor-M1 füzesi fırlatan İran askeri personelinin stres koşullarında ne kadar dayanıksız olduğunu ortaya koydu.
Dördüncüsü, Rusya’nın İran’ın geleneksel bazı hasımlarıyla yakınlaşma ihtimalini yok saymak yanlış olur. Savunma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde geçen yıl düzenlenen 8. Moskova Uluslararası Güvenlik Konferansı’nın ardından Bloomberg ajansı, Orta Doğu’da gerilimi artırmak ve Körfez devletleri ile İsrail’i kızdırmaktan çekinen Rusya’nın, İran’ın S-400 alım talebini geri çevirdiğini yazmıştı. Askeri-Teknik İşbirliği Federal Kurumu yetkilileri ise daha sonra Rusya’nın İran’a S-400 tedarik etmeye hazır olduğunu belirtmişlerdi.
Teorik olarak, Rusya için hem İran’la ilişkilerde gerilim yaratmamak hem de İran’la fazla yakınlaşmaktan doğacak itibar kaybını önlemek mümkün. Bunun için Tahran’a saldırı silahları vermeden dış tehditlere karşı korumasını güçlendirecek çeşitli menzillerdeki hava savunma sistemlerinin tedarikiyle sınırlı bir “altın oran” bulunabilir.
Rus analist Yuri Lyamin, günün sonunda İran’ın Rusya’dan Su-35 veya Su-30M savaş uçağı almak isteyeceğini öngörüyor. İran hava kuvvetlerinin modern, çok amaçlı uçak ihtiyacı aciliyet arz ediyor ve yerli savunma sanayi şu an bu ihtiyacı karşılayabilecek durumda değil.
Strateji ve Teknoloji Analiz Merkezi uzmanlarından Mihail Barabanov 2018’deki değerlendirmesinde İran uçak sanayinin eski Amerikan uçaklarının modernizasyonuna dayandığını, bunun ötesinde bir şey yapamadığını, yeni fikirler üretemeyen mühendislerin eski uçaklar için daha fazla fon sağlamaya çalıştığını vurguluyor. Barabanov bu yorumu, İran’ın, esasen iki kişilik F-5 uçağının bir varyantı olan yeni Kevser uçağını tanıttığı günlerde yapmıştı.
Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin Tahran’daki uzmanı Nikita Smagin’e göre İran’ın Rusya’dan geniş yelpazede silah ve askeri donanım alımını içeren, büyük çaplı bir sözleşme paketine imza atması olası değil. İran’da ekonomik durgunluğun aşılamadığı, insanların reel gelir kaybı yaşadığı bir dönemde rejimin büyük silah alımlarına yönelmesi iç huzursuzluklara neden olabilir.
Smagin, İran’ın Rusya’yla büyük çaplı anlaşmalar yapmayacağına neredeyse kesin gözüyle bakarken, Amerikan blokajını aşabildiğini göstermek için sembolik bazı anlaşmalar yapabileceğini düşünüyor. Bunların İran’ın uzun vadeli sorunlarını çözmeyeceğine dikkat çeken Smagin, “Birkaç yeni uçak satın alarak köhnemiş bir uçak filosunu adam edemezsiniz. Yabancı sistemlerin kopyası olan hava savunma sistemlerinin entegrasyonu da kolay bir iş değil” diyor.
Yine de askeri işbirliğinin potansiyeli göründüğünden fazla olabilir. Rezonans araştırma merkezinin başkan yardımcısı Alexander Stuçilin’e göre merkezin hayalet uçakları tespit etmek üzere tasarlayıp ürettiği Rezonans-NE radarı, İran’da birkaç yıldır muharip görevlerde kullanılıyor. Hatta radar ocak ayında İran sınırları yakınında ABD yapımı F-35 uçaklarının varlığını tespit etmiş. Stuçilin’in bu açıklamaları medyada sansasyon yaratsa da aslında olağanüstü bir şey içermiyor. Uçakların görünmeden uçma kabiliyeti yüzde yüz değil. Asıl mesele, hava tehditlerini tespit ve bertaraf etmekte ne gibi taktiklerin kullanıldığıdır.
Daha kayda değer bir detay ise F-35’lerin Rus ordusu için üretilen radarlarla tespit edilmiş olma ihtimali. Resmi bilgilere göre Rusya 2014 ve 2015 yıllarında İran’a iki adet Ghadir tipi radar sistemi gönderdi ve bunlar daha sonra Simnan ve Huzistan eyaletlerinde faaliyete geçirildi. İhraç ürünü olarak tasarlanan bu radarlar, Rusya’da kullanılan modellere göre daha düşük özelliklere sahip. Ancak İran’da Rus ordusunun kullanımı için üretilen radar istasyonlarının da bulunduğu, bunların Fars eyaletinde Şiraz şehrinin batısında ve Kürdistan eyaletinde Bicar kentinin kuzeyinde konuşlandırıldığı iddia ediliyor.
Her hâlükârda silah ambargosunun kalkması, İran’la askeri işbirliğinde Rusya için bazı zorluklar getirecek. Moskova’nın savunma silahı satma eğilimi ile Tahran’ın saldırı silahı alma isteği arasında bariz bir gerilim var. İran’ın olumsuz imajı da Rusya’nın hesaba katması gereken bir faktör. Uçak, savaş uçağı füzesi veya savaş gemisi gibi ürünlerin satışı, hem bölgesel ülkeler arasında hem de ABD’de büyük tepkiyle karşılanabilir. Yine de Kremlin’in imaj kaygılarını göz ardı ederek saldırı silahlarının satışına onay vermesi, tamamen imkânsız değil. Ancak böyle bir durumda Rusya, Sovyet dönemindeki ideolojik bagajı olmasa da yine kuşatılmış bir kaleye dönüşebilir.