TAHRAN — Zengin tarihi, binlerce yıllık medeniyeti ile çok sayıda turistik mekâna sahip olan İran, büyük petrol ve gaz rezervlerinden sağladığı gelirin çok daha istikrarlısını turizm sektöründen sağlama potansiyeline sahip. Ancak İran’ın ABD’yle başta olmak üzere sorunlu dış ilişkileri, turistleri temel bazı özgürlüklerden mahrum eden kısıtlamaları ve yönetim zafiyeti nedeniyle turizm sektörünün performansı bugüne kadar çok parlak olmadı.
Sektör belli ölçüde büyümüş olsa da İran bu alanda Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkelerinin çok gerisinde kaldı. Öyle ki bu iki ülke İran’dan çok sayıda turist çeker hale geldi. İran takvimine göre yılın son günü olan 20 Mart 2017 itibariyle İran’a bir yılda gelen turist sayısı 4,9 milyon seviyesindeydi. Bu rakam, turizm dengesi açısından büyük bir açık anlamına geliyor. Zira aynı dönemde 9 milyondan fazla İranlı turist paralarını yurt dışında harcadı.
2018’de turizm sektörünün İran ekonomisine direkt katkısının yüzde 3 olacağı, sektörün yaratacağı dolaylı etkilerle bu payın yüzde 7’ye çıkacağı tahmin ediliyor. Sektörün istihdama katkısının ise bu yıl 1 milyon 650 bin çalışanla toplam istihdamın yüzde 6,2’sine ulaşması bekleniyor.
Ne var ki ABD’nin Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (OKEP) çekilmesi ve İran’ı yeniden ağır yaptırımlarla tehdit etmesi turizm sektörünün üzerine karanlık bir gölge düşürüyor. Diğer OKEP imzacıları tarihi anlaşmayı sürdürme konusunda söylem birliği içinde olsa da İran’daki iş dünyası rahatlamış değil.
2017’de İran’ın en iyi tur operatörü seçilen Iran Doostan Tours’da ürün ve tanıtım sorumlusu olan Said Azam-Vakıfi Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Yarın ne yapacağımıza bugünden karar veremiyoruz. Ne olacak gerçekten bilmiyoruz. Bir işletme olarak ülkenin siyasi koşullarına tabiyiz. Yaptığım işte önümü göremiyorum. Ülkemiz yabancı turistler için en güvenli ülkelerden biri olsa da geleceğe dair net senaryolar oluşturamıyoruz.”
Turizm sektöründe çalışan daha genç insanlar da aynı kaygıyı paylaşıyor. Hatta bu kesimde kaygıların daha yoğun olduğu söylenebilir. Zira genç turizmciler hem son derece istikrarsız bir ortamda çalışıyor hem de dayanacakları fazla tecrübeleri yok.
Kariyerinin henüz başında olan tur rehberi Nesrin Tahirnejad, Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede ABD yaptırımlarının İran’ın dışarıdaki imajını genel olarak olumsuz etkileyeceğini vurgulayarak şöyle dedi: “Yaptırımlar İran’da emniyet ve can güvenliğinin yetersiz olduğu algısını yaratacak. Çünkü insanlar ülkede işlerin kötü olduğuna dair üstünkörü bir kanıya sahip olacak.”
Tahirnejad, zaman içinde yabancı turistlerle dostluk geliştiren meslektaşlarına daha şimdiden güvenlikle ilgili sorular geldiğini, İran’a daha önce gelmiş olanların bile ciddi kaygı içinde olduğunu anlattı.
Ancak herkes bu kadar karamsar değil. Nükleer anlaşmanın imzalandığı temmuz 2015’ten bu yana İran içinde çalışan 50’li yaşlarındaki tur rehberi Hamid Athari en büyük tehlike olarak ABD yaptırımlarını görmüyor.
Athari Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Bu yaptırımlar tek taraflı olacak, oysa öncekiler (OPEK’le kalkmış olanlar) çok taraflıydı. Bana göre durum aşağı yukarı aynı kalacak, psikolojik etkiler kısa ömürlü olacak.”
Athari’ye göre 10 Nisan’da hükümeti ikili kur rejimini kaldırmak zorunda bırakan ve halen süren döviz krizinin etkisi daha büyük olacak ama bu etki de tümüyle olumsuz olmayacak.
İran Merkez Bankası, 11 Nisan’da yurt dışına seyahat edecek kişilerin yeni birleşik kurdan alabileceği döviz miktarını uzak ülkeler için yılda 1000 avroyla, komşu ülkeler için de yılda 500 avroyla sınırlandırdı. Bu karar pek çok insanı seyahat planlarını gözden geçirmeye zorluyor. Daha fazla dövizi karaborsadan bulmak mümkün ama hem daha yüksek bir kurdan hem de teknik olarak yasa dışı bir işlem yapmak riskiyle.
Basına yansıyan bilgilere göre Merkez Bankası ve Turizm Teşkilatı, turizm sektörüne resmi kurdan döviz verilmesi için anlaşmaya vardı. Bu arada parlamentoda onaylanan düzenleme ile Turizm Teşkilatı’nın da nihayet bakanlığa dönüşmesi bekleniyor.
Öte yandan riyalin değer kaybetmesi yabancı turistler için daha ucuz tatil anlamına geliyor. Kaldı ki daha 2017’de Dünya Ekonomik Forumu raporunda İran fiyat uygunluğu açısından dünyada birinci sırada yer almıştı. Dolayısıyla yeni kur rejimi başarılı bir şekilde yürütülürse turizmdeki dengeye olumlu yansıyabilir.
İran turizm sektöründe uzun yıllardır süren ciddi bazı sorunlar var. Bunların başında yetersiz hizmet altyapısı, sağlık ve hijyenle ilgili sorunlar geliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporunda İran hizmet altyapısı bakımından 116’ncı sırada, sağlık ve hijyen kategorisinde ise 93’üncü sırada yer alıyor. Bunların üstüne döviz meselesi de spekülatif hareketlerde yaratıcılık çıtasını yükseltmiş durumda.
23 yaşındaki seyahat danışmanı ve tur yöneticisi Nuşin Haşemi, döviz bürolarında alıp satım yapılamasını yasaklayan 14 Nisan tarihli Merkez Bankası kararına atfen şöyle diyor: “Son günlerde çevremde dolar almak isteyen pek çok insandan telefonlar geliyor. Döviz bürolarından döviz alamadıkları için yabancı turistlerden almak istediklerini söylüyorlar.”
ABD’nin yeni yaptırımlarına gelince Haşemi, bunların İran’ın diğer ülkelerle bankacılık kanallarını yeniden kurmasını zorlaştıracağını düşünüyor. Bu da İran’a gelen turistlerin nakit para taşımaya devam etmesi demek.
Turist sayısında azalma bekleyen Haşemi, ABD yaptırımları ile İran’ın olumsuz imajı arasındaki bağa işaret ederek İran’a niçin yaptırım uygulandığını düşünen yabancı turistlerde “terörist oldukları için” veya “nükleer güçleri yüzünden” gibi yanlış algıların oluşabileceğini belirtti.
Sonuç olarak ABD’nin yeni yaptırım kararı, İran turizm sektörünü en azından kısa vadede teğet geçecekmiş gibi durmuyor. Yine de Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dâhil üst düzey yöneticilerin turizmin gelişmesini vurguladıkları bir dönemde 2025’e kadar yılda 20 milyon yabancı turist ve 25 milyar dolar turizm geliri hedefleyen İran’ın bu iddialı hedeflerinin tümden suya düştüğünü söylemek için henüz erken.