BAĞDAT — Irak’ta Şii partiler ABD güçlerini ülkeden göndermeye çalışırken, Sünni partiler yarı özerk bir Sünni bölge kurma projesini yeniden tartışmaya başladılar.
Hükümeti ABD’yle güvenlik anlaşmasını sonlandırmaya çağıran parlamento kararına karşı çıkan Sünni partiler ise kararın ardından Sünni bölge kurmak için harekete geçtiklerini yalanlıyorlar.
5 Ocak’ta kabul edilen karar, hükümete uluslararası koalisyonla işbirliğini sonlandırma ve ABD güçlerini Irak’tan gönderme çağrısında bulunuyor. Kürtlerin ve Sünni Arapların oluşturduğu bloklar, İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi’nin iki numarası Ebu Mehdi El Mühendis’i öldüren ABD’ye bu yoldan yanıt vermenin doğru olmayacağını savunarak oylamaya katılmadılar.
Irak medyasında çıkan haberlere göre önde gelen Sünni liderler 12 Ocak’ta Dubai’de toplanarak Anbar merkezli bir Sünni bölgenin kurulmasını ele aldılar. Sünni Meclis Başkanı Muhammed El Halbusi haberleri yalanlayarak Irak’ın bütünlüğünü vurgulasa da tartışmalar dinmedi. Bu arada, toplantıda yer aldığı iddia edilen isimlerin hiçbiri açıklama yapmadı.
Sünni vekillerden Ulusal Güçler İttifakı üyesi Raad El Dahlaki Al-Monitor’a yaptığı açıklamada Dubai’de resmi bir toplantı yapılmadığını ancak özerk bölgenin Sünniler için bir seçenek olduğunu söyledi.
Dahlaki şöyle konuştu: “Sünni bölge haberleri, ABD güçlerini gönderme kararını kabul etmeleri için Sünni vekillere baskı amacıyla yapılıyor. 2010 yılına dayanan Sünni bölge projesi, Şii blokların bağlı olduğu anayasal kaideler çerçevesindedir. Bu projeye şimdi itiraz edilmesi şaşırtıcı. (…) Sünni bloklar ülke yönetiminde iktidar paylaşımının ortadan kalktığına inanıyorlar. Yabancı güçlerin gönderilmesi konusunda Şii partiler bizim tutumumuzu dikkate almadılar. Dolayısıyla, uluslararası koalisyonun görevine son verilmesi ve bunun Irak’ta güvenlik ve ekonomide ciddi sonuçlar doğurması hâlinde seçeneklerimizin ne olduğunu değerlendiriyoruz. Sünni bölge kurma seçeneği de buna dâhil.”
Parlamento üyesi Muhammed El Karbuli ise şöyle konuştu: “Irak’ın birlik ve bütünlüğüne tabii ki inanıyoruz. Özerk bölge Irak’ın parçalanması olarak algılanıyor. Benim şahsi fikrim ise bu, ülkeyi yeniden inşa etmenin yolu olabilir.”
ABD üslerinin çoğunlukla Sünni ve Kürt bölgelerde bulunduğunu belirtmek gerekir. Buradaki siyasi güçler, Irak’ta güvenlikle ilgili kararlarda ABD’nin de yer almasını istiyorlar.
Paradoksal bir şekilde Sünni güçler hâlihazırda hükümeti oluşturan Şii bloklarla ittifak hâlinde. El Bina isimli bu ittifak, ABD askeri varlığını sonlandırmak için parlamentodaki çabalara öncülük ediyor.
Kürtler ise geçtiğimiz kasım ayında istifa eden Adil Abdül Mehdi’nin yeniden başbakan olmasını istiyorlar. Oysa Abdül Mehdi de büyük Şii gruplarının isteği doğrultusunda yabancı güçlerin gönderilmesine destek veriyor.
Bu karmaşık siyasi tablo, parlamentonun Abdül Mehdi’nin yerine bir aday gösterememesi nedeniyle doğan anayasal boşluğun süreceğine işaret ediyor.
Eski Ninova vekili Abdül Rahman El Lueyzi, Sünni bölge projesinin yeniden gündeme getirilmesini yeni hükümeti kurma pazarlıklarında güç kazanmaya dönük siyasi bir manevra olarak görüyor. Al-Monitor’a konuşan Lueyzi, “Bu, yabancı asker varlığını sonlandırmak için alınacak kararları engelleme taktiği de olabilir. Ayrı bir bölge fikrinin uygulanması zor, hele de şu dönemde” dedi.
2005 tarihli Irak Anayasası bölgelerin kuruluşuna imkân tanıyor. İlgili madde, “Irak Cumhuriyeti’nin federal sistemi ademi merkezi başkent, bölgeler ve vilayetler, ayrıca yerel yönetimlerden oluşur” diyor.
Ne var ki her bölgeselleşme girişimi başarılı olamıyor. İç ve Güney Bölge, Basra Bölgesi, Selahaddin Bölgesi, Anbar Bölgesi gibi projeler, Bağdat’ta konsensüs sağlanamaması ve mezhep temelinde önerilen bölgelerin bölünme korkusu yaratması nedeniyle sonuçsuz kaldı.
Bölgelerin nasıl kurulacağı anayasanın 119’ncu maddesinde düzenleniyor. Buna göre birden fazla vilayetin bölge oluşturması, söz konusu vilayetlerde yerel meclis üyelerinin üçte birinin veya belli oranda seçmenin isteği üzerine referandum yoluyla gerçekleşir. Ancak parlamento Ekim 2019’da vilayet meclislerini askıya aldığı için şu an geriye sadece seçmen oyu yöntemi kaldı.
Kararın referandumla kabul edilmesi durumunda Bakanlar Kurulu’nun da 15 gün içinde onay vermesi gerekiyor. Başbakan bu aşamada mali kaynak yetersizliğini öne sürerek veya yasal süreyi geçirerek girişimi bloke edebilir. Abdül Mehdi ise zaten istifa ettiğini ve geçici başbakan olarak bu tür kararlar almaya yetkili olmadığını öne sürebilir. Kısaca, Sünni bölgenin kurulması kolay bir iş değil.
Toplantı iddialarını Sünni partiler yeni başbakanla ilgili şartlar öne sürebilmek için sızdırmış olabilir. Bunlar, Sünni bölgeleri korumak ve silahlı Şii grupların buralara girmesini engellemek için ABD’yle güvenlik anlaşmasının sürdürülmesi gibi şartlar olabilir.
İddiaları Şii partileri de yayıyor olabilir. Bu durumda altta yatan niyet, Irak’ı bölmeye çalışmakla suçlanan Sünnileri, ABD yandaşı ve hain olarak yaftalanma korkusuyla ABD güçlerinin gönderilmesine destek vermeye zorlamak olabilir.
Irak’ta Sünni bir bölgenin kurulması tamamen ihtimal dışı değil. Ancak bu ihtimal, Sünni bölgenin Irak’ın menfaatleri ve dış politikayı etkileme gücünden yoksun olması, idari pozisyon ve kurumlarda mezhep ve etnik temelli kota sisteminin sürdürülmesi hâlinde söz konusu.
Parlamento üyesi Falih El İsavi’ye göre ise mesele sadece yabancı güçlerin gönderilmesiyle ilgili değil; Irak’ın nasıl yönetilmesi gerektiği sorusuna Sünni bölgenin doğru bir çözüm olacağını gösterme meselesi.