İsrail ile İran arasındaki düşük yoğunluklu çatışma tırmanıyor. Yıllardır nokta atışlarıyla, fazla ilgi odağı olmadan, örtülü olarak süren çatışma, giderek açık savaş boyutuna doğru ilerliyor. Taraflar halen vekil güçler kullanarak, “düşük imzalı” saldırılar düzenleyerek eylemlerini resmen üstlenmeden hareket etmeye çalışıyor ancak bu kuralların da giderek terk edildiği görülüyor.
Kudüs’te birileri İsrail’in politikasını değiştirmiş gibi. Tahran’da da sabırların azaldığı, gerek doğrudan İran’a gerekse vekil güçlerine yönelik İsrail’e atfedilen saldırılar karşısında kontrollü kalma iradesinin giderek aşındığı anlaşılıyor.
Hizbullah ve İran’la bağlantılı Lübnan kanalı El Mayadin’e göre İran’ın batısındaki Kirmanşah kenti yakınlarında bir üsse geçen ay düzenlenen büyük çaplı hava saldırısında çeşitli tiplerdeki yüzlerce insansız hava aracı (İHA) imha edildi. Habere göre İranlılar bu saldırının İsrail hava kuvvetlerine ait altı adet silahlı İHA’yla düzenlendiğini düşünüyor. İsrail şu ana dek ne saldırıyı üstlendi ne de iddialar hakkında yorumda bulundu.
Haber doğruysa eğer – ki kimseden bir yalanlama gelmiş değil – bunun, 1967 Altı Gün Savaşları’nın ilk saatlerini çağrıştıran büyük bir operasyon olduğu anlaşılıyor. İsrail o savaşın başlangıcında Mısır, Ürdün, Suriye ve kısmen de Irak’ın hava güçlerini imha etmiş, Arap komşularına indirdiği bu ağır darbeyle savaşın sonucunu belirlemişti. İsrail ve İran resmen savaş hâlinde değil ve tarafların birbirilerini altı günde nakavt etmesi olası görünmüyor ancak bu operasyon İran’ın İHA filosunu büyük ölçüde bertaraf ettiyse bu, birinci sınıf bir stratejik başarı olur.
13 Mart’ın erken saatlerinde ise Irak Kürdistanı’nın başkenti Erbil’deki bazı hedeflerin onlarca balistik füzeyle hedef alındığı bildirildi. Saldırıyı üstlenen İran Devrim Muhafızları’na göre ABD bağlantılı İsrail hedefleri vuruldu. Yapılan değerlendirmeler, füze saldırısının, bu ay Suriye’de iki üst düzey İranlı komutanın öldürülmesine değil, İHA filosunu tahrip eden geçen ayki saldırıya misilleme olduğu yönünde.
İranlı komutanlar Şam’ın dış kesimlerinde havadan hedef alınmış, İsrail’i sorumlu tutan İran intikam tehdidinde bulunmuştu. Komutanlar İran’da toprağa verilirken, devlet eliyle yürütüldüğü düşünülen koordine bir siber saldırı sonucunda İsrail hükümetine ait bir dizi internet sitesi 14 Mart akşamı kısa süreliğine çöktü.
Bu gelişmeler, olağandışı bir soğuk dalgası yaşayan Orta Doğu’yu ısıtırken üst düzey İsrailli yetkililerin son bir haftadır niçin peş peşe Washington’a gittiğini de açıklayabilir. İç güvenlik servisi Şin Bet’in başkanı Ronen Bar, Askeri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Aharon Haliwa ve Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tümgeneral Herzl Halevi bu isimler arasında. Resmi açıklamalar, İsrailli yetkililerin Amerikalı mevkidaşlarıyla yıllık değerlendirme toplantıları için Washington’a gittiği yönünde. İsrailli gazetecilere verilen brifinglerde İsrailli yetkililerin güvenlik alanında bir alevlenme olabileceği yönünde mesajlar ilettiği belirtildi. Burada kastedilen, Kudüs’teki gerginliğin Ramazan ayı öncesinde Gazze Şeridi’nden saldırıları tetikleme ihtimali miydi yoksa İsrail-İran cephesindeki gerilim mi? Bunu hiçbir zaman öğrenemeyebiliriz.
Bu sütunda daha önce de aktarıldığı gibi Başbakan Naftali Bennett daha başbakan olmadan evvel İsrail’in İran konusunda politika değiştirmesini savunuyordu. İran’a “ahtapotun başı” diyen Bennett’e göre Hizbullah’ı ve İran’ın diğer vekillerini vurarak enerji ve kaynak kaybetmek yerine, bu vekil güçleri İsrail’e saldırtan İran doğrudan hedef alınmalı. Örneğin 2015’te Başbakan Benjamin Netanyahu İran’ın stratejisini “kedinin pençelerini silahlandırmak” şeklinde tarif ettiğinde, o dönem Kabine üyesi olan Bennett artık kedinin kendisini hedef almak gerektiğini söylemişti.
Ocak ayında Maariv gazetesine mülakat veren Bennett, doğrudan İran’ı vurma düşüncesi sorulduğunda şöyle yanıt verdi: “Evet, bunca yıl İran’ın ekmeğine yağ sürdük. Basbayağı ahmaklık ettik. Ben de İkinci Lübnan Savaşı’nda savaşırken ahmaklık ettim. Ben İran’ın vekillerine karşı savaşırken, tüm bunları finanse eden, emirleri veren ayetullahlara hiçbir şey olmadı. Göreve başladığımda, İran’ın içinde yaşanan gelişmelere odaklanarak bu anlayışı sorgulamaya, her şeyi baştan öğrenmeye karar verdim.”
Bennett İsrail’in stratejisini değiştirmeye ve İran topraklarında “daha yüksek imzalı” saldırıları artırmaya karar vermiş olabilir mi? Bu belli değil. İsrail son dönemde Suriye ve İran’da gerçekleşen saldırıları üstlenmiş değil ama İsrail ve İran’ın bir İHA savaşı yürüttüğü, birbirlerine karşı çeşitli büyüklükte insansız araçlar kullandığı biliniyor.
İsrail hava kuvvetlerinin emekli komutanlarından Tümgeneral Eytan Ben-Eliyahu Al-Monitor’a yaptığı değerlendirmede, “Göz ardı edilmesi mümkün olmayan iki yeni boyut var. Bunlar, İran’ın sahip olduğu İHA’ların çeşitliliği ve miktarı” dedi. Geçmişte yıldız bir pilot olan Ben-Eliyahu’ya göre eskiden görece ilkel araçlar olan İHA’lar, ciddi zarar verme ve imha yeteneği olan, istihbarat toplayabilen, elektronik harp yürütebilen ve savaş alanında önemli rol oynayan, kapsamlı bir güce dönüşmüş durumda. İsrail’e atfedilen saldırıda İran’ın İHA gücünün ne kadarının tahrip edildiği henüz bilinmiyor.