İsrail, lazer ışını kullanan ve türünün ilk örneği olan Iron Beam (Demir Işın) hava savunma sisteminin ana test aşamasını bu hafta başarıyla tamamladı. Bu yenilikçi sistem operasyonel hâle geldiğinde seyir ve balistik füzelerini, patlayıcı yüklü insansız hava araçlarını (İHA), havan mermilerini ve hatta tanksavar roketleri ışık hızıyla önleyebilecek.
Kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a konuşan üst düzey bir İsrail askeri yetkilisi, “Bu gerçekten de oyunun kurallarını değiştiren bir olay” dedi. Yetkili, sistemin bir iki yıl içinde operasyonel hâle geleceğini ve İsrail’in diğer üç füzesavar sistemi olan Iron Dome (Demir Kubbe), Arrow (Ok) ve David’s Sling’i (Davud’un Sapanı) takviye ederek ülkeye dünyanın en gelişkin önleme kabiliyetini kazandıracağını belirtti. Yetkili, “İsrail’i çevreleyen füze tehdidine karşı bir duvar yaratılacak ve bu, Orta Doğu’nun stratejik görünümünü değiştirecek” şeklinde konuştu.
2000’li yılların başlarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Moshe Yaalon Hizbullah’ın elindeki roket ve füzelerin eninde sonunda “paslanıp çürüyeceğini” öngörmüştü. Bu tahmin doğru çıkmadı. Hizbullah 2006 yılında 34 gün süren İkinci Lübnan Savaşı’nda İsrail’e binlerce roket ve füze fırlatarak en az 165 İsrail vatandaşının ölümüne ve ciddi tahribata neden oldu. İsrailli yetkililer, İran’ın “vekili” Hizbullah örgütünün o günden bu yana çeşitli türlerde 150 bin civarında roket ve füzeden oluşan bir yığınak yaptığını söylüyorlar. Bunların içinde az sayıda hassas güdümlü füzeler de olduğuna inanılıyor.
Hizbullah’ın elindeki roketlere özel bazı kitler monte ederek bunları hassas, akıllı modellere dönüştürme çabasına karşı İsrail uzun zamandır yoğun bir askeri kampanya yürütüyor. İsrail istihbaratının değerlendirmelerine göre Hizbullah hâlihazırda bu gelişkin modelden birkaç düzine füzeye sahip.
Hizbullah’ın hassas füze cephaneliği kritik miktara ulaşırsa İsrail savaşı göze alıp hassas füze projesine karşı yürüttüğü kampanyayı sürdürmeli mi? Uzmanlar bu konuda bölünmüş durumda. İsrail şunun pekâlâ farkında ki Hizbullah’ın yüzlerce hassas füzeye sahip olması denklemi değiştirecek ve muhtemelen İsrail’in hava gücünü kullanmasını zorlaştırıp ülke için ağır tahribat riski oluşturacak. Lazer tabanlı önleme sistemlerinin bu ikilemi savaşa başvurmadan çözeceği düşünülüyor.
Yaklaşık 15 sene önce Savunma Bakanlığı Direktörü Gen. Pinhas Buchris lazer tabanlı Nautilus sistemini ve diğer bazı önleme sistemlerini incelemek üzere ABD’ye gitmiş ancak kimyasal tabanlı lazer füzelerinin hantal ve operasyonel olarak elverişsiz olduğu sonucuna varmıştı. Neticede İsrail bir taraftan kısa menzilli Demir Kubbe önleme sistemini geliştirirken, bir taraftan da esnek ve kullanımı daha kolay olan elektrik teknolojisine dayalı lazer sistemini geliştirmeye koyuldu.
Geçen yıl gerçekleştirilen ilk testte Cessna tipi küçük bir uçağa yerleştirilen sistem, farklı istikametlerden gelen çok sayıdaki İHA’yı vurdu. Bu hafta gerçekleştirilen testlerde ise 100 kilovatlık bir elektrik kaynağının ürettiği lazer ışınlarını ateşleyen yerde konuşlu bir sistem kullanıldı.
Savunma Bakanlığı’nın araştırma ve geliştirme biriminin başkanı Tuğgeneral Yaniv Rotem, “Bu, silah sistemleri açısından tarihi bir an. İlk kez enerji tabanlı bir silah sistemi gerçek anlamda çalışıyor. Burada fikirlerden değil, çalışan bir sistemden bahsediyoruz” şeklinde konuştu.
Başbakan Naftali Bennett ise Twitter’dan paylaştığı mesajda, “Bu, lazer kullanarak ve atış başına 3.5 dolar maliyetle İHA, roket ve havan vurabilen dünyanın ilk enerji tabanlı silah sistemidir” dedi.
Sistem, Demir Kubbe projesinde de önemli roller üstlenen İsrail’in büyük savunma sanayii şirketlerinden Elbit ve Rafael ile işbirliği hâlinde geliştiriliyor. İngilizce “Iron Beam” adı verilen, İbranice ise “ışık kalkanı” anlamına gelen “Magen Or” ismiyle bilinen sistemin savunma kabiliyetlerinin yanı sıra saldırı kabiliyeti de var.
Adının açıklanmasını istemeyen kıdemli bir İsrail güvenlik yetkilisi Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Sistem hava kuvvetleri uçaklarına da monte edilecek, karada da İsrail’e yönelik tüm tehditleri karşılayacak şekilde kritik noktalara yerleştirilecek. Sistemin avantajları hız, operasyonel esneklik, önleme kabiliyeti, çok sayıda atışla eşanlı olarak baş edebilmesi ve maliyetinin düşük olması.”
Yeni sisteme dünyanın ilgisi de giderek artıyor. İsrail’le resmi diplomatik ilişkisi olmayan bazı ülkeler dâhil onlarca ülkeden üst düzey yetkililer son aylarda sistemi görmek için İsrail’e gelmiş. Yetkili, “Şu aşamada bizimle irtibata geçen herkese yanıt veremiyoruz. Birinci önceliğimiz İsrail’in ihtiyaçlarını karşılamak. Sistemi müttefiklerimize tedarik etmeyi ancak ondan sonra ele alabiliriz” dedi.
Demir Kubbe Gazze Şeridi’nden atılan kısa menzilli roketleri önlemekte son derece etkili olsa da kuzey cephesinde meydana gelecek geniş çaplı bir alevlenmede İsrail’e azami koruma sağlayamaz. Gazze’den eşanlı açılan ve çok sayıda roketten oluşan yoğun yaylım ateşlerine karşı Demir Kubbe’nin yetersiz kaldığı şimdiden ortaya çıkmış durumda. Hizbullah’ın bir günde atacağı yüzlerce veya binlerce füzeyi de önleyemez.
Demir Kubbe’nin maliyeti de son derece yüksek. Tamir tipi önleme füzelerinin maliyeti 50 bin ila 100 bin dolar arasında değişirken önlenen füzelerin, özellikle de Gazze’de üretilenlerin maliyeti bu rakamların çok, çok altında. İsrailli güvenlik yetkilisi, “Düşmanlarımız İsrail’e karşı nihai bir zafer kazanamaz ama bizi iflasa sürükleyebilir” diyerek bu duruma dikkat çekti. Lazer tabanlı önleme sistemi bu anlamda da esaslı bir paradigma değişikliği yaratıyor. Sistemi geliştirmek için yüksek bir meblağ harcanmış olsa da operasyonel maliyet önemsiz olacak. Önleme hızı da çok daha yüksek olacak ve bu da sistemin en yoğun yaylım ateşlerini önleme kabiliyetini artıracak.
Lazer devrinin Orta Doğu’da stratejik değişikliğe yol açacağı kuşkusuz. Hâlihazırda İsrail’e yönelik başlıca tehdit Hizbullah’ın füzelerinden kaynaklanıyor ki Hizbullah’ın bu anlamdaki gücü, küresel güçler hariç pek çok ülkeden üstün. Demir Kubbe’nin kinetik önlemelerine lazerli önlemelerin eklenmesi etki bakımından Hamas’ın İsrail’e sızmak için kazdığı tünellere karşı inşa edilen yeraltı duvarının etkisi ve Hizbullah’ın kuzey sınırında kazdığı tünellere karşı yapılan operasyonun etkisi ile eşdeğer olacak.
Al-Monitor’a konuşan güvenlik yetkilisi sözlerini şöyle tamamladı: “Bu gerçekleştiğinde Hizbullah’ın roketleri gerçekten de paslanıp çürüyebilir. Bu, kuzey cephemizde savaş ihtimalinin zayıflaması ve hem Lübnan hem de İsrail için daha az tahribat riski anlamına gelir. Neticede her açıdan iyi bir haber."