Türkiye ile İsrail arasında normalleşme çabaları sürerken İsrail makamları 30 Mayıs’ta zorunlu olmadıkça Türkiye’ye seyahat edilmemesi konusunda vatandaşları uyardı ve alışılmadık bir şekilde tehdidin İran’dan kaynaklandığını açıkladı. Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bundan kısa bir süre önce gerçekleştirdiği İsrail ziyareti, 15 yıl sonra bir ilk olmuş ve normalleşme çabalarını üst seviyeye taşımıştı.
İsrail güvenlik yetkilileri Türkiye’de bulunan 100 civarında İsrail vatandaşına ulaşıp olabildiğince çabuk dönmelerini tavsiye ederek olağandışı bir adım daha attılar.
Yüz binlerce İsraillinin Türkiye’de tatil yapmak için sabırsızlandığı bir dönemde İsrail Milli Güvenlik Konseyi, İranlıları hedef alan ve İsrail’e atfedilen operasyonların intikamı olarak Türkiye’de gezi veya iş amaçlı bulunan İsraillilere yönelik İran kaynaklı somut tehditler tespit edildiğini açıkladı. Son olarak geçtiğimiz hafta Devrim Muhafızları’nda görev yapan Seyyad Hodayi isimli subay Tahran’da suikasta uğramıştı. İddiaya göre Hodayi İsrailli, Yahudi ve Batılı hedeflere yönelik terörist saldırılar planlamakla görevliydi.
İsrail güvenlik birimlerinde üst düzeyde görev yapmış olan eski bir yetkili kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “İranlılar intikam peşinde. Oyunun kurallarının değiştiğini görüyor ve misillemede bulunmak istiyorlar.”
Seyahat uyarısının Ankara’da rahatsızlık yaratması üzerine İsrail, tehdit seviyesini yükseltmediği, mevcut durumun altını çizdiği açıklamasını yaptı.
İran Fars Haber Ajansı 30 Mayıs’ta beş İsrail vatandaşının suikast hedefi olarak belirlendiğini yazdı. Söz konusu kişilerin isimlerini, fotoğraflarını, ev ve iş adreslerini, aileleriyle ilgili detaylar veren ajans, bunların sabotaj eylemlerinde yer alan ve “saklanarak yaşayan” kişiler olduğunu iddia etti.
Beş kişilik listede şu isimler yer alıyor: Eski Askeri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Amos Malka, Cylus şirketinin kurucu CEO’su Amir Levental, askeri istihbarat bünyesindeki Birim 8200’de görev yapmış olan ve şu an Cyberpro şirketinin başında bulunan Gal Ganot, yine Birim 8200’de çalışmış olan Synthesis şirketinin kurucusu İnbal Arieli ve teknoloji danışmanı Amit Meltzer.
İranlılar ayrıca İsrailli yetkililerin ve adı geçen İsrailli iş insanlarının yataklarında uyurken bile korkmaları gerektiğine dair tehditte bulundular.
31 Mayıs’ta ise İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın geçtiğimiz hafta Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı açıklamaya yanıt verdi. İran’ın gizli BM belgelerini ele geçirdiği ve bu sayede uluslararası nükleer denetçileri atlattığı yönündeki Wall Street Journal haberini yalanlayan İranlı bakan, “Maalesef Siyonistler bir sürü yalan yayıyor” demişti. Bennett de buna cevaben "Yalan yaymak mı? Elimde sizin yalan söylediğinizin kanıtları var” şeklinde konuştu.
Adeta gerçeküstü bir hâl alan bu uyarı ve tehditlerin ardından binlerce İsrailli Türkiye’nin popüler tatil bölgelerine uçmaya devam ediyor, bazıları da Türkiye’den İsrail’e dönüyor.
İran, Hodayi suikastından birkaç gün sonra İsrail’i suçladı. Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Hodayi ailesine yaptığı taziye ziyaretinin ardından “Düşmanı pişman ettireceğiz. Düşmanın yaptığı hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacak” şeklinde konuşurken, Tahran’dan yapılan açıklamada İsrail-İran gölge savaşında bir olayın daha aydınlatıldığı belirtildi.
2010 yılından itibaren İranlı bilim adamlarına yönelik en az altı saldırı veya suikast içeren bu üstü kapalı, düşük yoğunluklu savaş Bennett’in başbakan olmasıyla yeni bir aşamaya geçti. Bennett, İran’ın nükleer programından veya devlet destekli terör eylemlerinden sorumlu tutulan üst düzey İranlılara operasyon yapılmasını açıkça savunan bir isim.
Eski bir İsrail güvenlik yetkilisi Al-Monitor’a şöyle konuştu: “İranlılar şunu anlamalı ki İsrail onlara bedel ödetecek, hem de nakit olarak. İsrail artık kendisine yönelik saldırıları engellemekle kalmayacak, bunları planlayanları da hedef alacak.”
İsrail’in şimdi endişesi, İran’la giderek artan gerilimin Türkiye’yle ısınan ilişkileri olumsuz etkilemesi. Normalleşme sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan teşviklerden biri, İsrailli turistlerin Türkiye’ye dönüşüydü ve seyahat uyarısı bu planları altüst edebilir.
İsrailli tatilciler şimdilik uyarılardan pek etkilenmiş görünmüyor. Turistleri şımartan “her şey dâhil” otellerden, güzel ağırlanmaktan hoşlanıyorlar.
Al-Monitor’a konuşan eski bir Terörle Mücadele Bürosu yetkilisi, “Somut bir tehdit söz konusu olduğuna göre bu somut tehdit önümüzdeki günlerde kaldırılabilir ve işler normale döner” dedi. Türk güvenlik ve istihbarat birimleriyle işbirliğini “mükemmel” olarak niteleyen kaynak, Türkiye’ye bilgi verildiğini vurgulayarak, “Bu somut, belirgin tehditten haberdarlar. Onlar da güvenlik tedbirlerini artırmak için sorumluluk üstlendiler” dedi.
İran-İsrail çatışmasının giderek ilgi odağı olması, İran’ın menfaatine değil. Al-Monitor’a konuşan eski bir istihbarat yetkilisi, İran’ın, nükleer programı konusunda küresel güçler ile “anlaşmaya varmak için can attığını” belirterek, “Devrim Muhafızları’nın ABD terör listesinde kalmasını muhtemelen kabullenecekler ama iş burada bitmez. Daha yeni başlıyor” dedi.