Orta Doğu ve çevre bölgelere son 10 yıldır Osmanlı efsanelerini konu alan diziler damga vuruyor. Bilhassa da Kanuni Sultan Süleyman’ın sarayındaki aşk ve entrikaları konu alan yüz bölümlük “Muhteşem Yüzyıl” 2010’ların ilk yarısında büyük ilgi topladı. Şimdi ise “Kingdoms of Fire” (Ateş Krallıkları) isimli dizi Osmanlı İmparatorluğu’nun 1517’de fethettiği Mısır’da yaşanan karanlık dönemi anlatıyor.
Osmanlı ile Memlûklülerin başta Suriye ve Mısır olmak üzere Orta Doğu’daki hakimiyet mücadelesini anlatan dizinin yapımcılığını Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Genomedia isimli şirket üstlendi. Hem Suudi televizyonu MBC hem de Netflix’te gösterilen dizi Türkiye’de yayınlanmıyor.
Yönetmenliğini Peter Webber’ın yaptığı 15 bölümlük dizide Mısırlı, Suriyeli, Faslı ve Tunuslu aktörler rol alıyor. Weber 2012’de vizyona giren “The Emperor” (İmparator) ve 2007 tarihli “Hannibal Rising” (Hannibal Doğuyor) isimli filmleriyle Orta Doğu’da tanınmış bir yönetmen.
Dönem dizisi iki ana tarihi figür etrafında dönüyor: Osmanlı İmparatorluğu’nun 1512 ile 1520 yılları arasında yöneten ve Zalim Selim olarak da bilinen Yavuz Sultan Selim’i genç Suriyeli aktör Mahmoud Nasr canlandırıyor. Memlûk Sultanı Tomanbay’a ise Mısırlı oyuncu Khaled Nabawy hayat veriyor. Nabawy, ödüllü yönetmen Youssef Chahine’nin 1994 tarihli dönem dizisinde oynadığı başrol ile tanınmıştı.
Dizide tahtı babasından zorla ele geçiren Yavuz Sultan Selim’in Osmanlı sınırlarını genişletmeye çalışırken, Tomanbay liderliğindeki Kahire halkının Mısır’ı korumak için ortaya koyduğu direniş anlatılıyor.
Hikayenin başrolündeki Tomanbay, Memlûk Sultanı El Eşref Kansu El Gavri 1517’de Halep yakınlarında gerçekleşen Mercidabık savaşında hayatını kaybettikten sonra liderliği devralıyor. Ancak Memlûklü bir uşak tarafından ihanete uğruyor ve Yavuz Sultan Selim’e teslim ediliyor. Selim, Tomanbay’ın Bâbüzüveyle’de asılmasını emrediyor ve cesedi defnedilmeden önce üç gün orada asılı kalıyor.
40 milyon dolar bütçeli yapım, Ankara’nın yasaklı Müslüman Kardeşler ve merhum devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verdiği destek nedeniyle Türkiye ile Mısır arasında hâlihazırda gergin olan ilişkilere yeni bir halka ekledi. Ankara’nın dizinin yayınlandığı bir diğer ülke olan Suudi Arabistan’la ilişkileri de İstanbul’daki Suudi konsolosluğunda öldürülen Cemal Kaşıkçı nedeniyle bozuk. Dahası, dizinin Osmanlı İmparatorluğu’nu ve Osman Beyi konu alan bir diğer Türk yapımını bastırmak için stratejik bir zamanlamayla piyasaya sürüldüğüne inanılıyor.
Dolayısıyla kaçak Müslüman Kardeşler liderlerinden Asım Abdülmecit’in Memlûklülere karşı Osmanlı İmparatorluğu’nu desteklediğini açıklaması sürpriz olmadı. Mecit 4 Kasım’da Facebook hesabından şu paylaşımı yaptı: “Tomanbay’ın Osmanlılara yenilerek, öldürülmesi ve Bâbüzüveyle’de asılması beni mutlu ve iyimser kılıyor.”
Dizinin BAE’li yapımcısı Yaser Harib’e göre ise senaryoda kimlerin kötü olduğu oldukça açık. Harib Twitter hesabında “Bu diziyi büyük bir gururla duyuruyoruz. (...) Arap dizi dünyasına yeni bir soluk getireceğini umuyoruz” diye yazdı. Harib dizinin konusuna ilişkin de “Memlûk Sultanı Tomanbay’ın işgalci Osmanlı I. Selim’e karşı ortaya koyduğu direniş” ifadelerini kullandı.
Paylaşım 1500 beğeni alsa da Harib’in Osmanlıları “işgalci”, Mısır’daki bir diğer işgalci güç olan Memlûklüleri ise yerel olarak tanımlamasına itirazlar geldi.
Katar’ın en büyük holdinglerinden birinin başkanı olan Faysal Bin Fahad Casim El Tani bu ifadeyi “cahillik” ve nefret diye nitelendirdi. El Tani şu tweeti attı: “Tomanbay ve Memlûklüler de Türk’tü. (Mısırlı değillerdi) Osmanlılar da Türk’tü. Yani Osmanlıları işgalci olarak görüyorsanız Memlûklülerin de işgalci olduğunu kabul etmeniz lazım.”
Dizinin senaristlerinden Muhammed Süleyman Abdülmelik ise yapımın tartışma ve eleştirilere yol açmasının beklenmedik olmadığını belirtirken, gerçeği en doğru şekilde yansıtmak için tarihi dikkatle incelediklerini kaydetti.
Abdülmelik Al-Monitor’a açıklamasında “Senaryo Osmanlı ve Memlûklüler üzerine yazılmış onlarca tarih kitabına dayanıyor ve yüzde yüz tarihi gerçekleri yansıtıyor” dedi. Senaryonun altı ayda, çekimlerin ise sekiz ayda tamamlandığını belirten Abdülmelik senaryonun dayanak aldığı kitaplardan birinin Osmanlı’nın Mısır’ı fethine tanık olan Muhammed İbni İlyas (1448-1522) tarafından kaleme alınan Mısır Tarihi kitabı olduğunu belirtti.
“Dizinin halkın Mısır’daki Osmanlı döneminin gerçeklerini öğrenmesine katkı sağlayacağını ve bunun önemli olduğunu” vurgulayan Abdülmelik, Memlûklüler ile Osmanlı arasında büyük farklılıklar olduğunu belirtti, “Memlûklüler, Eyyûbîler döneminde Mısır’a halifeye hizmet etmek ve ülkeyi korumak için getirilen askerlerdi” dedi. Sözlük anlamı “köle” ya da “kul” olan Memlûklüler, 13 ile 16’ncı Yüzyıl arasında hüküm süren Abbasiler iktidarında asker ve general olarak görev almışlardı ve aslen Mısırlı olmayan köle askerlerdi.
Abdülmelik şöyle devam etti: “Osmanlı güçleri Mısır’ı işgal etti ve ülkelerini savunmak isteyen Mısırlıları öldürdü. Ama maalesef tarihin bu yönü Türk pembe dizilerinde pek gösterilmiyor. Bu diziler, tarih konusunda yıllarca beynimizi yıkadı. Yeni nesiller yaşananları dizilerin yanlı bakış açılarından öğrendi.”
Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nde Arap ve İslam Medeniyetleri dersleri veren Nelly Hanna’ya göre de dizinin amacı Osmanlı’yı yermekten ziyade gerçekleri yansıtmak. Hanna’nın El-Watan gazetesine yaptığı değerlendirme şöyle: “Dizide bazı Osmanlı sultanları kardeşlerini öldürüyorlar. Bu siyasi propaganda değil, tarihi bir gerçek. Bu, Fatih Sultan Mehmed diye anılan II. Mehmed’in iktidarını korumak ve iç savaşı engellemek için gerekli görerek başlattığı bir uygulama. Türkiye’deki Osmanlı tarihçileri de bunu kabul ediyorlar.”
Tarihsel olarak Yavuz Sultan Selim, babasının hilafına tahta çıktı ve tahtı ele geçirdikten kısa süre sonra babası öldürüldü. Ayrıca I. Selim’in genç erkek kardeşleri ile sekiz kuzen ve yeğenini de taht kavgasını önlemek için öldürdüğü söyleniyor.
Son yıllarda Mısır kamuoyunda bu saldırgan sultanın isminin ülkenin sokak ve meydanlarından kaldırılmasına yönelik talepler yükselmeye başladı. Mısır makamları ilk olarak, Şubat 2018’de Kahire’nin doğusunda bulunan Zeytin Mahallesi’ndeki bir sokaktan Yavuz Sultan Selim’in isminin kaldırılmasına karar verdiler.
İronik bir şekilde bu yöndeki talep ilk olarak, Kahire’deki Helvan Üniversitesi’nde tarih dersleri veren ve diziye danışmanlık yapan Muhammed Sabri El Dali’den geldi. Dali sokağın Mısırlılara karşı suç işlemiş bir işgalcinin adıyla anılmasının doğru olmadığını savundu.
Bu ay başında da Anayasa Hukukçusu Tarık Mahmud, Mısır Yerel Kalkınma Bakanı Mahmut Sehrevi’ye resmi bir talep göndererek Türk sultanlarının isimlerini taşıyan sokak ve meydan adlarının derhal değiştirilmesi ve yerlerine şehit olan polis ve askerlerin isimlerinin verilmesi için çağrı yaptı.
Mahmut şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır devletine karşı terörü destekleyerek ve kaçak Müslüman Kardeşler liderlerine kucak açıp, güvenli liman olarak hâlen aynı politikayı sürdürüyor.”
İzleyicilere gelince, kimileri “Kingdoms of Fire” dizisini siyasi tartışmalardan bağımsız başarılı bir yapım olarak görüyor. Arapların uluslararası standartlarda başarılı bir yapıma imza atmalarının gurur verici olduğunu söyleyen Mühendis Mahmud Mansur Al-Monitor’a “sonuçta bu bir kurgu, belgesel değil” dedi.
Ev kadını Manar Said de diziyi izlemeden önce o dönemden haberdar olmadığını belirterek Al-Monitor’a şunları aktardı: “Bu dizi beni, Mısır’ın o dönemi üzerine düşünmeye ve internette araştırma yapmaya sevk etti. Gerçekten izlemeye değer. Umarım yapımcılar tarihimize ışık tutan daha çok yapıma imza atarlar."