Aralık sonu Rus ordusu için özel bir döneme işaret eder. Devlet Başkanı, Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı da dahil tüm askeri liderler her yılın bu zamanı Moskova’daki Milli Savunma Yönetimi Merkezi’nde bir araya gelir.
Yıllık çalışmalar özetlenir, istatistikler açıklanır, “NATO’nun faaliyetlerine ilişkin endişeler” aktarılır ve pek tabii “tedbirli olma” çağrıları yapılır. Ardından karargâhlarına dönen generaller de toplantıda edindikleri bilgileri birimlerine aktarırlar.
Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun yıllık olağan toplantı sırasında Suriye’deki Rus Hmeymim Hava Üssü’nün batı pistinin genişletildiğine dair açıklaması bir bakıma tamamlanmış bir çalışmanın sunumuydu. 2019’da gündeme alınan genişletme çalışmaları, Şam yönetiminin Rusya’nın Hmeymim ve Tartus’taki askeri üslerine tanınan kara ve su alanını genişleten protokolü onaylamasının ardından 2020’de başladı.
Ancak bu genişleme, sadece Suriye’yi değil, Rusya’yla NATO arasındaki ilişkileri de ilgilendiriyor.
Moskova uzun vadeli bazı güvenceler için Washington ve Brüksel’e baskı yapmayı sürdürüyor. Devlet Başkanı Vladimir Putin bu güvencelerin, NATO’nun daha fazla genişlemeyeceği ve Rusya sınırları yakınlarına tehditkâr silah sistemlerinin konuşlandırılmayacağı taahhütlerini de içermesi gerektiğini vurguluyor.
Rusya bu güvenceleri kendine has bir yöntemle arıyor: Kremlin 2021 yılı boyunca NATO’yu yeni müzakerelere zorlamak için Ukrayna’yla husumeti canlı tutmanın yanı sıra farklı doğrultularda da faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Bu faaliyetlerden biri de NATO’nun güney kanadına karşı Suriye üzerinden yöneltilen sistematik tehditlerdi.
Şoygu’nun açıklamasında değindiği Hmeymim’deki genişleme kapsamında üsteki batı pistinin uzunluğu 3 bin 199, genişliği de 52 ilâ 54 metreye ulaştı. Zemin, aydınlatma ve telsiz teçhizatı yenilendi. Rusya mayıs ayında üsse yüksek iniş hızları nedeniyle daha uzun bir pist gerektiren, nükleer silah taşıma kapasitesine sahip üç Tupolev Tu-22M3 bombardıman uçağı konuşlandırmıştı. Bu sevkiyatın amacı Amerikan tarafına “stratejik bombardıman uçaklarının yerlerini değiştirmeyi biz de biliriz” mesajı vermekti. ABD bombardıman uçaklarını düzenli olarak İngiltere ve Norveç’e göndererek Rusya sınırlarında uçuşlar gerçekleştiriyor.
Rus Savunma Bakanlığı haziranda da Akdeniz’de planladığı tatbikatlar için üsse Tu-22M3 uzun menzilli bombardıman uçakları ve hipersonik Kinzal füzelerini taşıyan MiG-31K savaş uçakları sevk etti.
Rus uzmanlar Hmeymim’in kalıcı bir güç gösterisi merkezine dönüştüğü konusunda genel itibarıyla hemfikir. Kimi Rus uzmanlara göre üs, hem ilhak edilen Kırım’ın savunması hem de NATO uçaklarının Doğu Akdeniz üzerinden Rusya’nın güney sınırlarına konuşlandırılabileceği olası bir ihtilaf senaryosu için önem arz ediyor.
Bunların yanı sıra modernize edilmiş bombardıman uçağı Tu-22M3M için geliştirilen uzun menzilli Kh-32 füzeleri de Kremlin’in yeni hedefi NATO’nun güney kanadına yönelen bir diğer tehdit.
Eylül ayında Suriye kıyılarındaki Kalibr füzesi taşıyan savaş gemileri ve denizaltılar görülmemiş bir sayıya ulaştı. Ancak bu, kuvvetle muhtemel filolar arası görev değişiminden kaynaklanan bir tesadüftü.
Dahası, Rusya Suriye’deki askeri tatbikatlarını ABD güçlerinin bulunduğu pozisyonlara doğru yakınlaştırmaya çalışıyor. Örneğin, 25 Aralık’ta 20’yi aşkın uçak ve helikopter Hmeymim’den Haseke ve Deyrizor’daki havaalanlarına sevk edildi. Sevk sırasında bir A-50 AWACS vasıtasıyla radar gözlem uçuşu yapıldı.
Rus uzmanlara göre Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’nın yürürlükten kalkmasıyla Rusya, Suriye'de konuşlandırılan İskender mobil füze sistemi ile Bastion kıyı savunma sisteminde kullanılmak üzere uzun menzilli (500 ilâ 5 bin kilometre arası) gemisavar füzelerini hızlı bir şekilde geliştirme kapasitesine sahip.
Özetle, Kremlin Suriye'ye yaptığı sevkiyatlarla, Akdeniz'de Rus bayrağıyla yapılacak bir gövde gösterisinden yahut Venezuela'ya gönderilen Rus birlikler ile Afrika ülkelerindeki paralı askerler için sağlanan koruma kalkanından fazlasını amaçladığını göstermeye çalışıyor. Bu yıl atılan adımlardan da görüleceği üzere bunu bir anlamda başardığı da söylenebilir. Ancak bu askeri hazırlıklara ve Hmeymim ile Tartus’taki çalışmalara gereğinden fazla anlam yüklemek yine de hatalı olur.
Tüm hazırlıklara ve sevkiyatlara rağmen Rus makamları yine de Suriye’ye kısa süre içinde binlerce birlik sevk edecek kapasitede değil. Yeterli sayıda açık deniz savaş gemisi yok ve askeri nakliye uçak filosu da oldukça mütevazı. Dolayısıyla sınırlarından uzakta hızlı ve ciddi bir askeri harekât düzenleme yeteneği sınırlı. Hmeymim üssünün genişletilmesine yönelik çalışma ise zaten oldukça gecikmişti. Hem üssün güvenliğinin artırılması hem de üsteki askeri ve sivil alt yapıların birbirinden ayrılması gerekiyordu. Zira Lazkiye Havaalanı’nın yanında yer alan üs, sivil havaalanının altyapısını kullanıyor.
Aynı durum, Rus ordusunun uzun zaman önce Rus ve Belarus teçhizatıyla donatılmış bir gemi onarım üssü olarak inşa ettiği Tartus için de geçerli. Moskova 500 milyon dolarlık bir harcamayla Tartus'taki donanımı modernize etmeyi ve üsse yurt dışına seyahat etmeleri yasak olan Rus birlikleri için bir sağlıklı yaşam merkezi kurmayı amaçlıyor. Tartus'taki Rus birlikleri, Raptor kontra-sabotaj botları ve deniz komandolarının da katılımıyla yedi 24 deniz devriyeleri icra ediyor ve üssün yanında bulunan Banyas Limanı’nı kontrol ediyor.