Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kuzeyinde inşa ettiği ve lider kadrosu için tahkim edilmiş, tam donanımlı bir bomba sığınağı da içeren geniş tünel şebekesini ortaya çıkarmak için yıllardır etkileyici, titiz bir istihbarat çalışması yürüten İsrail, son operasyonuyla bu çabalarını taçlandırmayı planlıyordu. İslamcı örgüt, yeraltında yaptığı her şeyin İsrail istihbaratı tarafından kayda geçirildiğinin, müstakbel bombardıman hedeflerinden oluşan bir veri bankasının derlendiğinin pek farkında değildi. Hamas komutanlarını, İsrail ordusunun “metro” dediği bu tünel şebekesine yöneltmek ve güçlü bombalarla tünelleri başlarına yıkmak için sofistike hileler de hazırlanmıştı.
13 Mayıs’ı 14 Mayıs’a bağlayan gece İsrail ordusunun üst kademelerinde bugün aceleci olduğu anlaşılan bir karar verildi. Ordunun başlattığı yanıltma manevrası, Gazze’nin kuzeyine kara harekâtının her an başlayacağı yönünde söylenti yaymayı içeriyordu. 14 Mayıs’ın erken saatlerinde açıklama yapan İsrail Savunma Kuvvetleri sözcüsü de söylentileri destekleyecek şekilde kara harekâtına dair imalarda bulundu. Amaç, Hamas’ın tüm lider kadrosunun tünellere gitmesini sağlamak ve onlar Gazze’ye girecek düşman kuvvetlerine karşı hazırlık yaparken hepsini topluca bombalamaktı.
Ne var ki Hamas bu tuzağa düşmedi. Hamas’ın Gazze lideri Yahya Senvar, askeri kanat lideri Muhammed El Dayf ve yardımcısı Mervan İsa gibi örgüt yöneticileri, birkaç gün önce nokta hedeflere odaklanarak ağır silah ve uçaklarla operasyon başlatan İsrail ordusunun kara harekâtına girişerek çok sayıda askerinin hayatını riske atacağına inanmadı. Neticede tünellere Hamas’ın yüzlerce yöneticisi, komutanı ve savaşçısı değil, birkaç düzine adam koştu. Bu yazının yazıldığı saatlerde kaç Hamas mensubunun öldürüldüğü net değildi ancak ordunun titizlikle hazırladığı planın boşa gittiği anlaşılıyor. Tüneller derinlik bombalarının gücüyle çöktü ama tünellerin yapım emrini verenler hayatta.
İsrail ordusu bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyor. Genelkurmay Başkanı Korgeneral Aviv Koçavi’nin nazarında İsrail Hamas’ı stratejik yeraltı yapılarından mahrum etti. “Surların Muhafızı” adıyla 10 Mayıs’ta başlatılan operasyondan önce Hamas son 10 yılda muazzam bir maliyetle inşa ettiği yeraltı şehrinin zamanı gelince adamlarına sığınak olacağına inanıyordu. Ancak İsrail hassas istihbarat ve hassas güdümlü mühimmat kullanarak bu güvenli alanı yok etti. Hamas’ın yeraltı seçeneği artık yok.
Bu, stratejik bir başarı olsa da Başbakan Benjamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Benny Gantz’ın istediği kesin zafer fotoğrafı değil. Tünellerin enkazı Hamaslı yöneticilerin, komutanların cesetleriyle dolu değil. Namlı tünel ustaları yeraltı tahkimatını önümüzdeki yıllarda yeniden inşa edecek ve muhtemelen İsrail hava kuvvetlerinin sığınak yıkıcı mühimmatlarına karşı koruma sağlamak gibi boş bir umutla daha güçlü tüneller yapmaya çalışacaklar. Ancak sonuç ne olursa olsun, birileri o çok istenen zafer fotoğrafı uğruna aceleyle hareket ettiği için İsrail’in Hamas’a tarihi bir hezimet yaşatmak için hazırladığı stratejik planı boşa harcadığı kuşkusuz.
Öyleyse İsrail ile Gazze arasındaki bu son çatışmada galibiyet tacını kim giyecek? Cevap, kime sorduğunuza ve olaya nasıl baktığınıza bağlı.
İsrail ordusunun etkili olduğu ortada. Hamas’ın “metrosu” ve kısmen füze fırlatma kapasitesi tahrip edildi, altı askeri komutan öldürüldü, İsrail deniz araçlarına ya da İsrail kıyılarındaki petrol ve gaz platformlarına yönelik saldırılarda patlatılmak üzere hazırlanan küçük insansız denizaltıları batırıldı. İsrail ordusu Hamas’ın füze imalat tesislerinin önemli bir kısmını da yok etti, ayrıca İsrail’e yönelik denizaltılar ya da deniz komandoları aracılığıyla denizden, patlayan dronlarla havadan, tüneller üzerinden karadan terörist saldırılar düzenleme kapasitesini engelledi. Tünel yoluyla İsrail tarafına geçerek baskın planlayan seçkin bir Hamas timi, saldırıdan kısa bir süre önce durduruldu ve militanlar öldürüldü.
Hamas’ın bir diğer stratejik silahtan, İsrail’e geçiş sağlayan tünellerden mahrum edilmesi de İsrail’i memnun eden bir başarı. Söz konusu tüneller, son yıllarda Gazze sınırı boyunca yer altında oluşturulan son teknoloji bariyerle bloke edilmiş durumda.
Saldırı imkânlarının çoğunu kaybeden Hamas’ın elinde “sadece” roket kabiliyeti kalıyor. Ne var ki İsrail’in son 10 yılda konuşlandırıp geliştirdiği ve Hamas’ın attığı roketlerin büyük çoğunluğunu avlayan Demir Kubbe füze savunma sistemine karşı Hamas da kendi kabiliyetlerini geliştirerek cevap veriyor. Roketatarları yerleştirmek için geçmiş yıllarda eğreti çukurlar kazan Hamas, bugün çok namlulu sabit ve seyyar bataryalar kullanıyor. Bunların eş anlı çok sayıda atış yapabilmesi, Demir Kubbe’nin önleme kabiliyetine meydan okuyor. Roketler de daha sağlam, daha ağır ve daha isabetli bir nitelik kazanmış durumda.
İsrail’in karşı karşıya kaldığı sorun aslında basit: Kendisi bir dizi taktiksel askeri başarı sağlarken Hamas “zafer tablosunu” pekiştiren tarihi kazanımlar elde etti. Hamas Kudüs’e altı tane füze atarak İsrail parlamentosundaki oturumu böldü ve saklanmak için kaçışan vekillerin görüntüsü İsrail demokrasisini tüm dünyanın gözü önünde küçük düşürdü. Hamas ayrıca İsrail’in Arap ve Yahudi vatandaşlarını karşı karşıya getirerek günlerdir süren bir anarşiye yol açtı. Batı Şeria’daki Filistinliler arasında da İsrail karşıtı şiddeti tetiklemekte belli ölçüde başarılı oluyor. Tüm bunların üstüne bu ay yapılması planlanan ve yaygın beklentiye göre kendisinin kazanacağı Filistin seçimlerinin iptalinin öcünü almış oldu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı gölgede bırakıp siyaseten zayıflattı ve İslamiyet’in en kutsal mekânlarından Mescid-i Aksa ile Kudüs’ün kurtarıcısı olmaya soyundu.
Kazananlar ve kaybedenlere dair ara değerlendirme, siyasi bekası için çırpınan Netanyahu’yu katmadan yarım kalır. Netanyahu siyasi kariyeri boyunca askeri maceralardan kaçınmaya çalışmıştı. Gazze’ye yönelik 2012’deki Savunma Sütunu Harekâtı ve 2014’teki Koruyucu Hat Harekâtı’na sürüklendiği zaman bile bunları bir an önce bitirme eğiliminde oldu. Ancak bu defa ilk kez operasyonu bitirmeye değil, sürdürmeye uğraşıyor.
Savaşın bu kez Netanyahu’nun siyasi amaçlarına hizmet ettiği aşikâr. Surların Muhafızı Harekâtı daha şimdiden Netanyahu hükümetinin yerine geçecek olan geniş tabanlı koalisyonun kuruluşunu baltaladı, başbakan olması beklenen Yamina Partisi lideri Naftali Bennett’i yeniden Netanyahu önderliğindeki sağcı kampa çekti ve Netanyahu’ya nefes aldırttı. Tüm bunlar, operasyonun siyasi hesaplarla başlatıldığı anlamına gelmez. Hamas’ın Kudüs’e roket atması İsrail’e başka seçenek bırakmadı. Ancak bu operasyondaki Netanyahu askeri harekâtlara bulaşmak istemeyen bildiğimiz temkinli Netanyahu değil ve bu da söz konusu siyasi sonucun doğmasını ziyadesiyle kolaylaştırıyor.