Türkiye’de her gün binlerce Suriyeli çocuk Türk öğrencilerle beraber okula gidiyor ve ana dillerinden farklı bir dilde iletişim kuruyor. Küçük yaştakiler başta olmak üzere çok sayıda Suriyeli öğrenci bu durumdan etkileniyor ve yavaş yavaş Arapçayı kullanma becerisini kaybediyor.
Suriyeli çocuklar arasında Arapçanın giderek gerilemesinde Türk hükümetinin uygulamaya soktuğu eğitimde entegrasyon politikası önemli etkiye sahip. Çoğu ebeveyn Türkiye’deki ruhsatlı Arapça okulların ücretlerini karşılayabilecek durumda değil ve çocuklarını ücretsiz devlet okullarına gönderiyor.
Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı 3 Ekim 2016’da Geçici Koruma Yasası’na tabi Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine entegrasyonunu öngören bir program başlattı ve bu kararla birlikte Suriye muhalefetinin kurduğu Geçici Hükümet’in müfredatında eğitim gören öğrenciler Türk devlet okullarına geçiş yapmak durumunda kaldı.
Böylece Türkiye’deki yeni Suriyeli nesil Türkçeye tam hâkimiyet kazanıyor ama bu arada ana dilini ihmal ediyor. Suriyeli çocukların çoğu Arapçanın Suriye lehçesini konuşabiliyor olsa da edebi Arapçayı okuma ve yazma becerisinden yoksun.
Öte yandan, bazı durumlarda Suriyeli çocukların Türkçeye hâkim olma çabası, Türk toplumunda son iki yılda artış gösteren ayrımcılık, ırkçılık ve taciz olaylarından da kaynaklanıyor olabilir.
Al-Monitor’a konuşan Halepli mülteci Rana Şalhub, Türkiye’ye dokuz sene önce sığındıklarını, o dönem üçüncü ve ikinci sınıfa giden kızları Lama ve Sara’yı Konya ilinde bir devlet okuluna kaydettiğini aktardı.
Çocuklarının bugün Arapça okuyup yazamadığını belirten Şalhub, “Artık onlarla iletişim kurmakta, derslerine yardımcı olmakta zorlanıyorum. Ancak buradaki tüm Suriyeli ebeveynler, çocuklarının Türk öğrencilerin sataşmalarına maruz kalmaması için Türkçeye hâkim olması gerektiğini biliyorlar. Çocukların okulda veya toplum içinde Arapça konuşmamasını yeğliyorum çünkü bazı Türkler onlara çok küçümseyici bir şekilde ‘Suriyeli’ diye hitap ediyor” şeklinde konuştu.
Şalhub şöyle devam etti: “İlk başta çocuklarımız yeni bir dil öğreniyor diye heyecanlanmıştık. Ancak sonra diller arasında büyük bir uçurum oluştu. Zira okul dersleri ve televizyon programları Türkçe, etrafımızda her şey Türkçe. Kızlarım dili daha kolay öğrendiler, özellikle de Arapçayla ilgileri koptuktan sonra. Onlara Arapça masallar okumaya, Arapça çizgi filmler seyrettirmeye çalıştım ama nafile.”
Türkiye’deki Suriyeli öğretmenler de çocuklara Arapça öğretememenin sakıncalarına dikkat çekiyor. Yeni neslin ana dilini bilmemesi, toplumsal ve kültürel sonuçlar doğurabileceği gibi kimlik sorunlarına neden olabilir ve çocuklarda ait oldukları Arap toplumuna ya da halen içinde yaşadıkları Türk toplumuna karşı artan bir yabancılaşma ve soyutlanma duygusu yaratabilir.
Gaziantep’te yaşayan bir Suriyeli öğretmene göre Suriye müfredatını okutan geçici eğitim merkezlerinin kapanmasıyla Arapçanın yeri zayıflamaya başladı ve Türk hükümetinin entegrasyon kararıyla sorun iyice derinleşti.
Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan öğretmen, “Suriyeli öğretmenlerin Arapça ve din dersleri verme imkânı ortadan kalktığında her şey tepetaklak oldu. Bu gibi dersleri artık çoğunlukla Türk öğretmenler veriyor” dedi.
Öğretmen, Türk makamlarının geçici eğitim merkezlerini 2016’dan itibaren peyderpey kapatmaya başladığını ve özellikle UNICEF destekli bir programın 2021’de sonlandırılmasının ardından pek çok Suriyeli öğretmenin görevine son verdiğini belirtti.
Halen Türkiye’de yaşayan Arapça öğretmeni Enes El Hatib ise Suriyeli çocuklara internet üzerinden veya yüze yüz derslerle Arapça öğretmek için kendi projesini başlatmış.
Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Hatib, “Bu proje benim için büyük önem kazandı, özellikle de İstanbul’daki özel bir kurumla olan sözleşmem sona erdikten sonra. İdari bir pozisyondaydım ve duyduklarıma inanamıyordum: Arap öğrenciler birbirleriyle Arapça konuşmaya çalışıyor ama Türkçe kurdukları cümlelerde ancak bir Arapça kelime kullanabiliyorlardı. Ben de bu sorunu çözmek için bir şeyler yapmaya karar verdim” diye anlattı.
Koronavirüs salgınının patlak verdiği günlerde çocuklara internet üzerinden Arapça dersleri vermeye başlayan Hatib, Suriyeli çocukların ana dilleriyle bağını yeniden kurmak için ebeveynlere de çocukları Arapça konuşmaya teşvik etmesi konusunda telkinde bulunuyor.
Öncelikle çocukları hedeflediğini belirten Hatib, “İlk amacım küçük çocuklarla çalışmaktı çünkü çoğu Türkiye’ye çok erken yaşlarda geldiler ve burada çoğunlukla Türkçeyi duyarak büyüdüler. Bu çocuklar Arapçayı hakir görüyor ve hiç öğrenme istekleri yok. Oysa bu onların ana dili. Ama Türk çevreleri ve Arapçaya olan nefretleri onları caydırıyor” dedi.
Habib sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir keresinde 16 yaşındaki bir öğrencime, bir Suriyeli olarak ana dili Arapça olduğu halde niçin Arapça konuşmadığını sordum. Bana, okulda veya başka yerlerde Arapça konuşmaktan utandığını, alay ve sataşmalara maruz kalmamak için Türklerin onun Suriyeli olduğunu anlamasını istemediğini söyledi. Böylece yeni neslin Arapçaya olan ilgisizliğinin başlıca sebebini öğrenmiş oldum. O da Türkiye’de genel olarak Araplara ve özel olarak Suriyelilere yönelik ırkçı söylemlerdir.”
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de bulunan eğitim çağındaki bir milyon 124 bin Suriyeli çocuğun ancak 730 bini, yani yüzde 65’i okula gidiyor, geriye kalan yüzde 35’i oluşturan 393 bin 547 çocuk ise eğitim görmüyor.