AMUDE, Kuzeydoğu Suriye — Muhammed Raşid Fatih 13 Kasım 1960’ta ilk kez sinemaya gittiğinde 12 yaşındaydı.
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt ağırlıklı Amude kasabasında yaşayan Fatih Al-Monitor’a o günden söz ederken “O kadar heyecanlıydım ki anlatamam. Sabah olsun diye bekleyemedim, kıyafetlerimi bir gece önceden giydim” diyor.
Ne var ki Fatih’in sevinci uzun sürmemiş. Mısır yapımı “Gece Yarısındaki Hayalet” isimli korku filminin ortasında “büyük bir patlama oldu ve görüntü gitti” diye anlatıyor. Salonun içi dumanla dolarken insanlar “Yangın yangın” diye bağrışıyor.
Fatih oturduğu balkondan atlayarak sağ kurtulurken yangın ahşap ve topraktan yapılmış olan yapıyı harap ediyor. Salonun kapasitesi azami 200 kişilik olsa da Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlık mücadelesi için para toplayan hükümetin talimatları doğrultusunda salona o gün 500 civarında çocuk alınmış. Arap dayanışması, Suriye’nin Mısır’la kısa bir birleşme yaşadığı o dönemin temel değeri. Birleşik Arap Devleti adıyla 1958’de kurulan birlik, Suriye’nin çekilmesi üzerine 1961’de son bulur.
Ölü sayısına dair farklı rakamlar telaffuz ediliyor ancak yangında en az 200 çocuk can veriyor. Çoğu Kürt ve 14 yaşından küçük. Yangının aşırı ısınan bir projektörden çıktığı düşünülüyor. Panikleyen çocukların içeriye doğru açılan iki dar kapıya yönelmesiyle izdiham yaşanıyor. Üst üste yığılan çocuklar alevlerin içinde kalıyor.
Acı içinde kıvranan anne babalar günlerce dövünürken yanık insan eti kokusu da günlerce geçmiyor. Sinema korkusu ise yıllar boyu sürüyor, nesilden nesle aktarılıyor. Anneler “Sinemaya gidersen ölürsün” diye çocuklarına nasihat ediyorlar.
Fatih ise “Keyifli olan her şeyin kâbusa dönmesi Kürtlerin kaderidir” diyor.
1960’taki Amude yangınından sağ kurtulan ve kendisine “Süpermen” diyen Muhammed Raşid Fatih, 5 Kasım 2021 (Amberin Zaman/Al-Monitor)
Sinema korkusu, Avrupa’da yaşayan bir çiftin bu yılın başlarında memleketlerine dönüş kararına dek sürüyor. Binlerce insan yasadışı yollardan Suriye’den kaçmaya devam ederken, eğitim danışmanı olan Alâ Abdülfetih ve müzisyen eşi Gernas Hac Şehmus Amude’ye dönüyorlar. Eylül ayında da bir sinema salonu açıyorlar.
Yangın trajedisinden sonra bir ilk olan bu sinema salonu, Şehmus’un Amude’nin merkezinde açtığı küçük bir kültür merkezinin parçası. Merkez, yüksek tavanları ve geniş bir iç avlusu olan eski tarz bir Suriye evinde yer alıyor. Avlu kışın da kullanılabilsin diye üstü kapatılmış. Merkezin adı “Kulturvan.” Kürtçenin Kurmanci lehçesinde kelime oyununa dayanan bu isim, kabaca “kültür yapan” anlamına geliyor.
Al-Monitor’a konuşan Şehmus, “Buralarda herkes savaşıyor. Biz kültür yapmak istiyoruz” diyor.
Amude’ye geldiğinde çocukların bile sokakta savaş oyunları oynadıklarını gözlemleyen Şehmus, “Bir grup ‘Biz Nusra Cephesi’yiz’ diyor, diğeri ‘Biz de YPG’yiz’ diyordu. Çok üzüldüm” diye anlatıyor. YPG, Suriyeli Kürtler tarafından kurulan ve ABD önderliğindeki koalisyonla beraber İslam Devleti’ni bertaraf eden Halk Savunma Birlikleri’nin kısa adı. Nusra Cephesi ise şimdilerde Heyet Tahrir El Şam adıyla İdlib’de hüküm süren, güçlü bir cihatçı örgüt.
Abdülfetih, “Amude’nin sinema ile bağını yeniden kurmaya kararlıydım. Bunu herkesten önce çocuklar için istiyordum” diyor.
20’nci yüzyılın başlarında canlı bir kültürel merkez olan Amude, 3 binlik nüfusuna karşın üç sinemaya sahipmiş. Kasabanın farklı köşelerinde göze çarpan birkaç eski kilisenin de işaret ettiği gibi Amude’de çok sayıda Hristiyan yaşıyormuş. Kasabadan yolu geçenler arasında ünlü yazar Agatha Christie ve arkeolog eşi Max Mallowan sayılıyor. Fransız sömürgesi ve baskıcı Baas yönetiminin ardından 2011’de patlak veren Suriye iç savaşı ve İslam Devleti’nin kanlı kuşatması Amude’nin ruhunu köreltmiş. Ama o ruh bugünlerde yeniden canlanıyor.
Kasımın ortası için oldukça sıcak sayılabilecek bir akşamda, ellerinde patlamış mısır külahları ile gelen bir grup çocuk, büyük bir perdenin karşısında yarım ay şeklinde dizilmiş siyah plastik sandalyelere yerleşiyor. Programda “Şirinler” var. Şehmus-Abdülfetih çifti, Kulturvan’da gösterilen diğer filmler gibi bunu da internetten indirmiş.
Kulturvan’daki sinemada film izleyen çocuklar, 5 Kasım 2021 (Alâ Abdülfetih)
Yerel halkın sinema korkusunu aşması kolay olmamış. Ancak her iki eşin kasabanın saygın ailelerine mensup oluşu onlara avantaj sağlamış. Kulturvan çocuklara ücretsiz müzik dersleri ile işe başlamış. Şehmus tef dersleri veriyor. Bir çeşit açık davul olan tef, Orta Doğu ve Orta Asya’da asırlardır çalınan, tasavvuf ritüellerinde kullanılan bir enstrüman. Tef dersleri, aileler ile çift arasında güven oluşmasını sağlamış. Ardından resim, yazı, hikâye anlatıcılığı kursları başlamış ve öğrenci sayısı sürekli artmış.
Şehmus gülerek “Brüksel’den Amude’ye taşınacağımı söylediğimde insanlar delirmiş olduğumu düşündüler” diyor. Bu pek şaşırtıcı sayılmaz. Şeyhmus dönüş planları yapmaya başlamadan birkaç ay önce kuzeydoğu Suriye’de Kürtlerin kontrolündeki geniş bir bölgeye Türk askerleri girmişti. Ekim 2019’daki harekât 200 bini aşkın sivilin kaçmasına neden olurken, Türk ordusuyla ittifak eden Sünni isyancı gruplar, Birleşmiş Milletler’in savaş suçu olarak nitelediği sayısız hak ihlallerine imza attılar.
Ancak risk almak Şehmus için yeni bir şey değildi. 1994’te Avrupa’ya yasadışı yollardan ulaşmış. Şam’da üniversite öğrencisiyken Baas yetkilileri tarafından Baas Gençlik Merkezi’nde sahneye çıkmaya zorlandığı için Suriye’den kaçtığını aktaran Şehmus, “Bana, ‘Kabul etmezsen bir daha asla sahneye çıkamazsın’ dediler” diye anlatıyor.
Türkiye’nin harekâtı Şehmus’un kararlılığını daha da arttırmış. Ancak en büyük motivasyonu aşk olmuş.
40 yaşındaki Şehmus’un 45 yaşındaki Abdülfetih’e ilgisi çocuk yaşta Amude’de başlamış. Onu, okul yolunda, o dönem Hristiyan bir aileye ait olan ve yıllar sonra Kulturvan olacak evin yanından geçerken izlermiş. Sırtına dökülen ipeksi siyah saçlarıyla kız ona havalı ve ulaşılmaz görünürmüş.
İkilinin yolları Suriye ayaklanmasının başında bir kez daha kesişiyor. O günlerde Hollanda’da yaşayan Abdülfetih, minibüsüne atlayıp Delft kentinden Şam’a kadar gitmeye ve yol boyunca, Suriye’de özgürlük mücadelesi verenler için sıradan insanlardan mektup toplamaya karar veriyor. Milano’ya kadar gittikten sonra hayalperest bir işe kalkıştığını anlayıp geri dönüyor.
Gernas Hac Şehmus Kulturvan’da tef çalarken (Amberin Zaman/Al-Monitor)
Abdülfetih daha sonra Suriyeli aktivistlerin Brüksel’deki bir toplantısına gidiyor. Uzun saçını at kuyruğu yapan Şehmus da orada. “Bana bakmış ve ilk bakışta vurulmuş” diyen Abdülfetih, Şehmus’dan duygularını açıklayan mesajlar almaya başlıyor. “Korkmuş ve şaşırmıştım” diyor.
COVID-19 salgınının patlak vermesinden sonra ailesini ziyaret edemeyen Abdülfetih, bu yılın mart ayında ilk kez Amude’ye geliyor. Bir çocukluk arkadaşıyla eski günlerdeki gibi okul güzergâhında yürürken o dönem henüz tamamlanmamış olan Kulturvan’ın yanından geçiyorlar. Arkadaşı “İçeriye bir göz atalım” diyor. Abdülfetih, “İçeri girer girmez şöminenin yanında oturan Gernas’ı gördüm. Ayağa kalktı ve ‘Sensin. Geldin demek’ dedi” diye anlatıyor. Çift haziranda Küba’da evleniyor.
Sinema yangınından sağ kurtulanlardan biri de Abdülfetih’in amcasıymış. Abdülfetih o geceye dair iç parçalayıcı hikâyeler dinleyerek büyümüş. Çocukluğunun geçtiği eski aile evi, şu an ıssız durumda olan sinema arazisinin komşusuymuş. Sokaktaki evlere hâlâ rayicin altında fiyat biçildiğini aktaran Abdülfetih, “Pek çok insan sokağın lanetli olduğuna inanıyor” diyor.
Kürtler arasında halen yaygın olan bir inanış da Kürt kimliğini silme kampanyası yürüten hükümetin çocukları bilerek ölüme gönderdiği yönünde. Yetkililerin yangına ilişkin soruşturma açmaması, ardından da anma etkinliklerini yasaklaması bu kuşkuları güçlendirmiş. Baas Partisi’nin 1963’te başlattığı “Arap Kuşağı” kampanyası kapsamında Suriye’nin en verimli tarım arazilerinin yer aldığı Türkiye sınırındaki bölgelerde çoğunluğu oluşturan Kürt nüfusunu seyreltmek amacıyla buralara binlerce Arap yerleştirildi.
Kulturvan’ın iç avlusunda keyifli bir köşe, 5 Kasım 2021 (Amberin Zaman/Al-Monitor)
Sinema yangınından sağ kurtulan ve sonra elektronik teknisyeni olan 73 yaşındaki Fatih, tüm bunların şayia olduğunu savunuyor: “Makinist tam arkamdaydı. Projektör — ki [İtalyan yapımı] Victoria tipiydi – aşırı ısındı ve alev aldı. Makinistin elleri ve vücudu tamamen yandı.”
Fatih sadece ayaklarındaki yanıklarla kurtuluyor. Peki, travması hâlâ sürüyor mu? Yaşlı adam tebessüm ederek “Hayır, ben Süpermen’im” diyor.
Gerçek ne olursa olsun, yerel yöneticiler yangının sebebine dair yerleşik inanışları kırmaya hevesli değil. Amude’de yaşanan trajedi, milliyetçi Kürt söyleminde birleştirici bir temaya dönüşmüş durumda.
Suriye hükümetinin 2012’de Kürt ağırlıklı bölgelerden çekilmesiyle yangında ölenler için ilk kez anma etkinlikleri düzenleniyor. Olay yerine bir anıt dikiliyor.
Alâ Abdülfetih ve eşi Gernas Hac Şehmus’un Amsterdam’da çektikleri bir fotoğraf, 25 Haziran 2021
Kulturvan’ı siyasetten uzak tutmak, Şehmus ve Abdülfetih’in karşılaştığı zorluklardan biri. Abdülfetih, “Taraflardan biriyle bağ kurarsan diğeriyle kuramıyorsun” diyor.
Bir diğer zorluk da finansman. Çiftin birikimleri giderek tükeniyor. Masrafları karşılayabilmek için avluda restoran açmışlar. Leziz Suriye mezeleri ve kebaplar dumanı tüten sıcak lavaş eşliğinde sunuluyor. Kulturvan’ın adı duyuldukça bu keyifli ortam – ve çok sayıdaki bira çeşidi – artan sayıda yabancı yardım görevlisini cezbediyor.
Çift yeterli kaynak toplayıp Amude’de ilk kez bir uluslararası film festivali düzenlemeyi ümit ediyor. Abdülfetih, “Bu, bizim en büyük hayalimiz” diyor. Peki, Suriye rejimi Amude’yi tekrar ele geçirirse ne olacak? Şehmus, “Biz hayatlarımızı korkarak yaşamıyoruz” diyor. "Ne olacaksa olur."