Ana içeriğe atla
ALM Exclusive

Suriyeli Kürtlerden Esad’la uzlaşma girişimi

Arap ülkeleri ile Şam arasındaki temaslar giderek artarken, Esad’ın “hain” ve “işbirlikçi” dediği Suriyeli Kürtler de hükümetle uzlaşmak için yeni bir girişim başlattı.
Kurdish Syrians protest the death of victims reportedly killed in a Turkish drone bombing the previous day, on Nov. 10, 2021 in the Syrian Kurdish-majority city of Qamishli.

Arap devletleri ve Türkiye Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile aralarını düzeltmeye çalışırken, Suriyeli Kürtler de normalleşmeye karşı çıkan Batılı hükümetlere “Engel olmayın” mesajı vererek Şam’la uzlaşmak için yeni bir girişim başlattılar.

Kürt önderliğindeki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) 18 Nisan’da açıkladığı dokuz maddelik bildiride Suriye'nin toprak bütünlüğüne bağlı olduğunu teyit etti ve "Suriye krizine çözüm bulmaya yönelik girişimleri sağlamak üzere Suriye hükümeti ve Suriye’deki tüm taraflarla görüşmeye ve diyalog kurmaya hazır olduğunu" duyurdu. Bildiride, bu tür çabaların BM himayesindeki tökezleyen çözüm çabalarıyla çelişmeyeceği belirtildi. Bununla birlikte “Suriye krizinin çözümü ülke içinde aranmalı” denilerek Suriyeli Kürtlerin Batı’nın yönlendirmesiyle hareket etmeyeceği mesajı verildi. Bu mesajın, geçen ay Kremlin'e yaptığı ziyarette Kürtleri "yabancı bir güç için çalışmak" ile suçlayan ve onlara "hain" ve "işbirlikçi" diyen Esad'a yönelik olduğu aşikâr. 

Suriyeli Kürtler 2018 yılından bu yana Şam ile temas hâlinde. Bu temaslar, Kürtlerin kazanımlarını yok etmeye çalışan Türkiye’nin kuzey Suriye’deki Kürt ağırlıklı Afrin bölgesini ele geçirmesi üzerine başladı. Uzlaşı çabalarını teşvik eden Rusya, Kürtlerin ancak Esad'la barışarak yeni Türk saldırılarından korunabileceğini söylüyor. Esad ve Rusya, Kürtlerin ABD ile ortaklıklarına son vermesini istiyor. Kürtlerin kurduğu özerk yönetimi ulusal güvenliği açısından varoluşsal bir tehdit olarak gören Türkiye de ABD’den aynı şeyi talep ediyor.

Türkiye'nin 2019'da dönemin ABD Başkanı Donald Trump'tan aldığı yeşil ışıkla ABD himayesindeki geniş bir bölgeyi ele geçirmesinin ardından Kremlin'in nüfuzu daha da arttı. Kürtler ise uzun zaman tek bir taleplerinin bile kabul görmediğini söyleyerek Şam’la ilerleme olmamasından Esad'ı sorumlu tuttular.

ABD'nin 2014’te İslam Devleti’yle mücadele için oluşturduğu güvenlik ittifakının ötesine geçeceği umutları da boş çıktı. Biden yönetimi, kuzeydoğu Suriye'de bulunan tahmini 900 ABD Özel Kuvvetler askerini görev süresinin sonuna kadar bölgede bulundurma niyetini açıkça ortaya koymuş durumda. Yine de ABD’nin özerk yönetimle zaten sınırlı olan diplomatik ilişkileri ve genel olarak Suriye’ye ilgisi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana sürekli azalıyor. Bu değişimin en çarpıcı işaretlerinden biri, 7 Nisan'da kuzey Irak'taki Süleymaniye havaalanı yakınında düzenlediği SİHA saldırısında ABD'nin başlıca müttefiklerinden biri olan Suriye Demokratik Güçleri başkomutanı Mazlum Kobane'yi kıl payı -- ya da bilinçli olarak -- ıskalayan Türkiye'nin ABD Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray tarafından kınanmaması oldu. Kobane’nin konvoyunda üç Amerikalı askeri yetkili yer alıyordu.

Özerk yönetimin fiili dışişleri bakanı olan Bedran Çiya Kurd, Al-Monitor’a verdiği özel mülakatta Ukrayna savaşı ve Arap ülkelerinin Esad’a el uzatmasıyla hesapların değiştiğini kabul etti. Kurd şöyle konuştu: “Bizler Suriyeliler arasında diyalog istiyoruz. Suriye'ye istikrar ve barış getirecek bu girişime uluslararası aktörlerin, Beyaz Saray'ın, Rusya'nın destek vermesini istiyoruz. Herhangi bir uluslararası aktörün bu girişimi durdurmamız için bize baskı yapması, çatışmanın çözümünü istemediği anlamına gelir.” 

Erbil'deki Kürdistan Üniversitesi'nde siyaset ve uluslararası ilişkiler doçenti olan Arzu Yılmaz bildiriyi şöyle değerlendirdi: “Kürtlerin kazanımlarına ve son 10 yıldır KDSÖY idaresinde yaşayan Kürt olmayan grupların kazanımlarına zarar vermemesi kaydıyla bu, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin Şam’la diyalog ve Şam'la uzlaşma yönünde bugüne dek yaptığı en güçlü açıklamadır." Yılmaz’a göre Esad rejimiyle normalleşmeye karşı çıkan ABD ve uluslararası aktörlere de şu mesaj veriliyor: “Rejimle normalleşmemizi istemiyorsanız bunun yerine sizin öneriniz ne? Somut bir öneriniz yoksa gölge etmeyin, yapıcı bir rol oynayın.”

Al-Monitor'a konuşan bir ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, özerk yönetimin Şam'la diyalog çağrısına açık bir itirazda bulunmadan diplomatik jargona sığındı. Yetkili şöyle konuştu: “Söz konusu girişimi izledik ve Suriye'deki çatışmanın halen tek geçerli çözümü olduğuna inandığımız 2254 sayılı BMGK kararı doğrultusunda siyasi çözümün temeli olarak Suriye'nin bütünlüğünün teyit edildiğini not ettik." Yetkilinin atıfta bulunduğu karar, BM Güvenlik Konseyi tarafından 2015 yılında kabul edildi. Karar, Suriye’deki çatışmanın müzakereler yoluyla çözülmesi ve tüm Suriyeli taraflar arasında siyasi diyalog çağrısında bulunuyor.

Özerk yönetimin temsilcileri, BM himayesinde Cenevre’de yapılan görüşmelere Türkiye’nin itirazları nedeniyle dâhil edilmedi.

Amerikalı yetkili sözlerini şöyle sürdürdü: “Biden yönetiminde ABD'nin Suriye'deki çabaları, ateşkesleri sürdürmeye, IŞİD'in bölgede yeniden canlanmasını engellemeye ve hesap verebilirlik tedbirlerinin yanı sıra insani erişimi genişletmeye dönük proaktif bir politikayla Suriye'deki durumu istikrara kavuşturmaya odaklanıyor. Bu çabalar, Suriyelilerin IŞİD etkisine karşı direncini artıracak daha istikrarlı, daha güvenli bir yaşama kavuşmasına yardımcı olmaya, aynı zamanda 2254 sayılı BMGK kararında tarif edilen siyasi çözümü ilerletmek için gerekli koşulları oluşturmaya odaklanıyor."

Al-Monitor’un geçen ay düzenlediği bir etkinlikte konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yakın Doğu’dan sorumlu müsteşar yardımcısı Barbara Leaf, “Rejimle ilişki kuracaksanız karşılığında bir şeyler alın” diyerek Esad’la diyalog konusunda Washington’un tavrını yumuşattığına işaret eder gibiydi. Suriyeli Kürtlerin bir şey alıp alamayacağı belli değil.

İsveç Savunma Araştırma Ajansı ve Century International’da araştırmacı olan Aron Lund, bildiriyi, özerk yönetimin “diplomatik oyuna dâhil olma çabası” olarak görüyor. Lund’un Al-Monitor’a değerlendirmesi şöyle: “Siyasi görüşmelerin yapıldığını görüyorlar ve bunun önemli bir siyasi an olabileceği düşüncesiyle sürecin dışında kalmak istemiyorlar. Bana göre nihai bir barış anlaşmasının ufukta göründüğüne kimse inanmıyor ama kısmi bazı anlaşmalar ve uluslararası aktörlerin yeniden konumlanması [Suriye’deki] çatışmanın gelecekteki yörüngesini etkileyebilir.”

Şam bildiriye henüz resmi bir yanıt vermiş değil. Bildiride, büyük bölümü Kürt kontrolündeki bölgelerde bulunan petrol kuyuları ve tarımsal mahsuller dâhil olmak üzere Suriye'nin kaynaklarının "adil" paylaşılacağı söyleniyor. Ayrıca, Suriye’nin müstakbel idari modeli olarak özerk yönetimin ortaya koyduğu “kadın-erkek eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik temelinde sosyal, demokratik ve çevreci hükümet modelinin” benimsenmesi isteniyor. Bildirinin belki de en çarpıcı maddesinde ise özerk yönetimin Suriye içinde yerinden edilen milyonlarca insanı ve Ürdün, Lübnan, Türkiye gibi ülkelerde artık istenmeyen milyonlarca sığınmacıyı kabul etmeye hazır olduğu söyleniyor.

Kurd “insani kaygılar” ile hareket ettiklerini söylüyor. Ancak Suriyeli Kürtlerin mülteci yükünü alma vaadiyle Arap ülkelerini diplomatik ilişkiye çekmek istediği aşikâr. Lund’a göre “Bu, Suriye hükümetinin özellikle önemsediği bir şey olmayabilir ama dönüş yapan mültecileri koyacak bir yerin olması, başka aktörlerle görüşmelerde işe yarayabilir.”

Bunun karşılığında umulan ise Arap ülkelerinin, özellikle zengin Körfez monarşilerinin Kürtlere bazı hakların tanınması için Esad hükümeti nezdinde kulis yapması. Suriye'de Türk ve İran nüfuzunun sınırlandırılmasına yardımcı olmaları da ilave bir getiri olur. 
Kurd, “Arap ülkelerinin birinci hedefi Suriyeli mültecilerden kurtulmak” diyor.  

Mültecilerin kuzeydoğuda nihai çözüme kadar geçici olarak kalması öngörülüyor ve bunun için BM, Arap Birliği, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası bağışçıların desteği gerekecek. Kurd’a göre “Rejimin zihniyeti değişmedi, dolayısıyla insanlar rejim kontrolündeki bölgelere dönmekten korkuyor.”

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in