ABD ile İran arasındaki gerilim özellikle Körfez bölgesinde tırmanırken, İran’ın başlıca önceliklerinden biri başka bir noktada. Suriye’yle Irak arasında İran kontrolündeki tek sınır kapısı olan El Bukemal’i emniyete alıp yeniden açmaya çalışan İran, bu adımla Doğu Akdeniz’deki nüfuzunu pekiştirmeyi ve ABD yaptırımlarının etkisini hafifletmeyi amaçlıyor. İran’ın bunu başarıp başaramayacağı, Donald Trump yönetiminin nasıl tepki vereceği merak konusu.
23 Nisan’da, Şam yakınlarındaki Seyyide Zeynep Türbesi’ne giden Iraklı grubu taşıyan iki otobüs El Bukemal kapısından geçiş yaptı. 2012’den bu yana ilk kez gerçekleşen bu geçiş, kapının yakın zamanda iş ve seyahat amaçlı geçişler için açılabileceğinin işareti oldu. Ebu Kemal olarak da bilinen El Bukemal kenti, Suriye’nin doğusundaki Deyrizor vilayetinde Fırat Nehri kıyısında yer alıyor. Irak’ın Anbar vilayetindeki Kaim’e açılan sınır kapısı, Irak makamlarına göre altı ay içinde açılabilir.
El Bukemal stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca yabancı güçlerin ilgi odağı oldu. 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun sancak merkezlerinden biri olan kent, Fransa’nın Deyrizor’u işgal ettiği 1921 yılında büyük bir garnizona ev sahipliği yaptı. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesi üzerine ise Iraklı isyancıların geçiş noktası haline geldi ve Ekim 2008’de Irak’taki ABD güçlerinin saldırısına hedef oldu.
Bugün ise İran’ın, Tahran, Bağdat, Şam ve Beyrut’u bağlayarak Akdeniz’e inmek için oluşturmak istediği koridorda El Bukemal önemli bir geçit haline gelebilir. Kısa vadede böyle bir koridor, ticaretini artırmak ve ABD yaptırımlarının ekonomik etkisini azaltmak isteyen İran için kritik bir kazanım olacak. El Bukemal kapısının açılması, Tahran’la Şam arasındaki hava güzergâhından doğan maliyeti azaltacak, Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı ve İran’ın doğu Suriye sınırında kullandığı gayri resmi geçiş noktalarına ilaveten yeni bir imkan sunacak.
Suriye rejimi de geçen yıldan beri Bağdat’la temaslarında bu sınır kapısının açılmasını sağlamaya çalışıyor. Ancak bu çabalar henüz sonuç vermiş değil. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim Haziran 2018’de o dönemki mevkidaşı İbrahim El Caferi’ye mektup yazarak kapının açılmasını istemişti. Son olarak Suriye Başbakanı İmad Hamis 10 Nisan’daki Irak ziyaretinde konuyu gündeme getirdi.
Ancak El Bukemal İran’ın Suriye’deki hesaplarında kritik önem taşıdığı için Şam’ın bu konudaki etkisi giderek azalıyor.
İran’ın El Bukemal’deki kontrolü üç aşamada gerçekleşti. Kasım 2017’de başlayan birinci aşamada, El Bukemal’in İslam Devleti’nden (İD) alınması için verilen mücadeleye Devrim Muhafızları komutanlarından Kasım Süleymani’nin nezaret ettiği bildirildi. Sosyal medyada yayılan videolarda Süleymani’nin bölgeye gittiği görülüyordu. Çatışmaların sona ermesiyle Moskova ve Şam zaten sıkışık olan güçlerini başka cephelere gönderdiler, bölgede ise Suriye rejimine bağlı milisleri bıraktılar.
İlerleyen günlerde Bukemal’e başına buyruk milis grupları hakim oldu. Medyaya yansıyan haberlere göre milisler kendi aralarında güç mücadelesine giriştiler, özellikle Fırat’ın iki yakası arasındaki mal taşımacılığından alınan “geçiş ücretleri” için çatıştılar. Bu kavgalar, ağustos 2018’de rejime bağlı milisler ile İran destekli milislerin çatışmasıyla zirveye ulaştı. Tansiyonu düşürmek için eylülde bir “uzlaşı komitesi” devreye girdi.
Bahsi geçen İran destekli milisler Lübnan Hizbullahı, Iraklı Nucaba Hareketi ve Kataib Hizbullah, Afganistanlı Fatimiyyun Tugayı ve Pakistanlı Zeynebiyyun Tugayı idi. Rejim milisleri ise “askeri güvenlik kalkanı güçleri” diye anılıyordu.
Ekim 2018’de başlayan ikinci aşamada, İran bölgedeki nüfuzunu kademe kademe artırırken Rusya’yla yaşadığı gerilimi kontrol etmeye çalıştı. İran demografik yapıyı değiştiriyor, çeşitli hizmetler ve parayla yerel halkın sadakatini satın alıyordu. Bu arada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki Helsinki zirvesinden üç ay sonra Rusya da ekim ayında El Bukemal kapısı yakınlarına asker konuşlandırmıştı. Rus askerleri ile rejim güçlerinin buradaki rolü sembolikti. Görevleri, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile İran destekli milisleri Fırat’ın iki yakasında ayrı tutmaktı ama bu arada İran’ın sınır bölgesindeki nüfuzunu genişletmesini de himaye etmiş oldular.
Kasımda yeniden ABD’nin yaptırımlarına maruz kalan İran, beli bükülen ekonomisi için bir nefes borusu haline gelen El Bukemal kapısının açılışını hızlandırmaya başladı. İran rejimi ocaktan bu yana Irak ve Suriye ile birçok yeni ticaret anlaşması da yaptı. Görünen o ki Tahran karayolları, demiryolları ve enerji ağları üzerinden ekonomisini ve güvenliğini bu iki ülkeye bağlamak için kapsamlı bir plan yürütüyor.
Irak Genelkurmay Başkanı Osman El Ganimi 17 Mart’ta İranlı ve Suriyeli mevkidaşlarıyla Şam’da düzenlediği ortak basın toplantısında El Bukemal kapısının “birkaç gün içinde” açılacağını söylemiş, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri de ertesi gün Şam’dan El Bukemal’e giderek bölgedeki İranlı birlikleri ziyaret etmişti.
Üçüncü aşama ise İran’ın bu ay El Bukemal’de kontrolü tümüyle ele alması ve bölgede düzeni sağlamaya girişmesiyle başladı. İran’ın Nucaba Hareketi’ni, Kataib Hizbullah’ı ve Fatimiyyun Tugayı’nı El Bukemal’den Irak’a çektiği bildiriliyor. Ayrıca, bölgede mal ve mobilya yağmacılığıyla tanınan Muhammed El Zerzur’un başında bulunduğu Suriye rejimine bağlı “kalkan” güçleri için tasfiye talimatı verdiği bildiriliyor. Bölgeden gelen haberlere göre bu talimat, Şam’a bağlı milisler ile İran destekli milisler arasında yeniden çatışmalara neden oldu. Ancak İran El Bukemal’deki tartışmasız nüfuzunu koruyor.
Geçtiğimiz günlerde Rusya da bölgeden güçlerini çekti. Bunların arasında Suriye’nin 5. Zırhlı Tümeni de vardı. El Bukemal’de tek bir birliğin sembolik bir varlık olarak bırakıldığı bildiriliyor. Rus askeri kaynakları bu haberleri doğrulamak veya yalanlamaktan kaçınsalar da El Bukemal’deki yerel kaynaklar gelişmeleri teyit ettiler.
Bu ani çekilme, büyük ihtimalle Rusya’nın, İran’la ABD arasındaki mevcut iklimde askerlerinin güvenliğinden endişe ettiğini, ayrıca Suriye rejimi ile İran destekli milisler arasında çatışmaları önlemek istediğini gösteriyor. Başka bir deyişle El Bukemal kapısını yeniden açma mücadelesinde Rusya İran’ı kendi başına bırakmış durumda.
El Bukemal İran için gerçekten de kritik önemde. Suriye’yle Irak arasındaki diğer iki resmi sınır kapısı – Suriyeli isyancıların kontrol ettiği El Tanf ve SDG kontrolündeki El Yarubiye – ABD’nin etkisi altında. Ayrıca, SDG Fırat’ın karşı tarafındaki İran destekli milislerin 10 kilometre uzağında, sınırın diğer tarafındaki Kaim’de ise Irak güvenlik güçleri ve Haşdi Şabi var.
ABD’nin tüm bunlara nasıl tepki vereceği muamma. SDG’nin El Bukemal’e taarruz edebileceğine dair medyada yapılan spekülasyonlar gerçekçi değil. Çünkü SDG şu an her şeyden önce Türkiye’nin tehdidiyle meşgul ve İran yanlısı milislerle çatışmaya hevesli değil. Öte yandan, Trump yönetimi Irak’tan Suriye’ye silah yüklü bir konvoyun geçtiği istihbaratını iletirse İsrail uçakları pekalâ bölgeyi vurabilir. Bunun yanı sıra Washington’un, ABD’nin yaptırım listesinde olan İran ve Suriye rejimleriyle ticareti kolaylaştıracak olan El Bukemal kapısının açılmaması için Irak hükümetine baskı yaptığı anlaşılıyor.
ABD ve İran’ın Orta Doğu’da güç gösterisi yaptığı bir dönemde El Bukemal bu çekişmede kritik bir sınav olacak. ABD’yle Rusya arasında bu konuyu çözmek için yeni başlayan görüşmeler yetersiz kalabilir. Zira Rusya ABD’den alacağı tavizlere karşılık sadece güney Suriye’deki İran nüfuzunu dizginleme önerisiyle yetinebilir.
Trump yönetimi sınır kapısının açılmasını fiilen engelleyemeyebilir ama Irak hükümeti üzerindeki nüfuzunu kullanarak kapının işlevsiz kalmasını sağlayabilir. Nitekim Ürdün’le Suriye arasındaki Nesib sınır kapısı konusunda Ürdün yönetimiyle bu yolu izlemişti. Ancak Ürdün’de Irak’ta olduğu gibi kökleşmiş, güçlü bir İran nüfuzu yok. Irak yönetimi kamuoyunda kapının açılmasından yana açıklamalar yapsa da bu stratejik konuda bir orta yol bulmak için İran ve ABD baskısını dengelemekte zorlanacak. Trump yönetimi ise çok yakında şu konuda karar vermek zorunda kalacak: İran denetimindeki bir koridora katlanabilir mi yoksa bu koridoru çökertmek için hangi maliyeti göze alabilir?