Türkiye, Libyalı taraflar arasındaki anlaşmazlıkları stratejik kazanç kapısına çevirdi. Temsilciler Meclisi’nin atadığı İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa’ya karşı elini güçlendirmek için Türkiye ile hidrokarbon anlaşması imzalayan Trablus’taki Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe tarafları uzlaştırmaya dönük yeni bir girişimin arasına iki mutabakat sıkıştırdı. Dibeybe’nin kendini Türkiye ile güvenceye alma çabası ile Türkiye’nin askeri varlığını kalıcı hâle getirme kararlılığı çakışıyor.
25 Ekim’de İstanbul’da Dibeybe ile Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın imza koyduğu askeri anlaşmalar kritik bir dönemece denk geldi. Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el Mışri, 21 Ekim’de Rabat’ta Buznika Anlaşması çerçevesinde yedi egemen kuruma atamalar yapılması ve ortak bir yürütme otoritenin teşkiliyle seçimlere gidilmesi konusunda anlaşmıştı.
Dibeybe’nin mutabakatı “paralel yol” diyerek reddetmesi gerilimi alevlendirdi. Bunun üzerine Türkiye, Dibeybe ve Başağa’yı bir kez daha Türkiye’ye davet etti. Türkiye’nin Başağa’yı Dibeybe’ye yardımcı yapmak üzere bir ara formül üzerinde durduğu söyleniyordu. Yedekteki formül ise iki liderin dönüşümlü başbakan olmasını içeriyordu.
Bu çabalar Erdoğan’ın 2023 seçimine kadar Dibeybe’den kolayca vazgeçmeyeceğine de yorulabilir. İstanbul’daki buluşmaların neticesi merak edilirken başka bir şey çıktı: İki askeri mutabakat.
SAHA Expo 2022’yi ziyaretin ardından imzalanan mutabakatlardan biri 2019’da Faiz el Serrac hükümeti ile imzalanan askeri işbirliği anlaşmasının uygulanmasına yönelik. İkincisi Libya’nın savunma kuvvetleri kapasitesini güçlendirmeyi amaçlıyor.
Mutabakatlar Dibeybe’ye Bayraktar satışının altyapısı olarak da okunuyor. Öncesinde Libyalı kaynaklar, Dibeybe’nin insansız hava araçları birimi kurduğunu hatırlatıp bunun için eğitim desteği ve Bayraktar istediğini öne sürmüştü. Dibeybe fuarda Bayraktar’ın üreticisi BAYKAR’dan yetkililerle görüşüp yeni model Akıncı’nın önünde poz vermişti. Libyalıların İstanbul merkezli haber platformu Libya Al Ahrar ise anlaşmanın 70 adet Akıncı ve askeri teçhizatın satışını öngördüğünü iddia etti.
Dibeybe’nin sözcüsü Muhammed Hammude’ye göre mutabakat, askeri donatım, sınır güvenliği, organize suç ve terörle mücadele dâhil askeri işbirliği alanlarının belirlenmesinin yanı sıra ortak Askeri İşbirliği Komitesi’nin kurulmasını da öngörüyor. Daha spesifik olarak anlaşma askeri uçak ve helikopter kullanımı için uçuş eğitim programları içeriyor.
Türkiye’nin Libya’da kullandığı SİHA’lar kendi envanterinde yer alıyor.
Dibeybe ile Başağa’yı 1 Eylül’de İstanbul’da ağırlayıp uzlaştırmaya çalışan ama başarılı olamayan Türkiye, 3 Ekim’de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığında kalabalık bir heyeti Trablus’a gönderip petrol ve doğal gaz kaynaklarının araştırılmasına yönelik bir mutabakat zaptına imza atmıştı. Faaliyet bölgesi olarak 2019’da imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasıyla çizilen haritaya işaret edildi.
Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi üyeleri Dibeybe’nin görev süresinin Aralık 2021’de bittiğini ve anlaşmanın geçersiz olduğunu açıklamıştı. Libya içinden ve uluslararası alandan tepkiler Türkiye’nin yeni anlaşmalar yapmasına mani olmadı.
Anlaşmaların iç kavgayı kışkırtan bir yanı var.
Libya konusunda uzmanlaşmış araştırmacı Jalel Harchaoui şeffaflığın olmadığı ve büyük belirsizliklerin hüküm sürdüğü bir dönemde imzalanan anlaşmaların ulusal çıkarlara uygunluğuna bakılmaksızın Dibeybe’nin iç ve dış muhaliflerini kızdırdığını belirtiyor.
Al-Monitor’a konuşan Harchaoui, Erdoğan yönetiminin ağustosta Başağa kampının iktidarı ele almak üzere Trablus’a girmesini önleyen rolünden sonra Dibeybe’nin Türkiye’ye artan bağımlılığını istismar ettiğini düşünüyor. Harchaoui resmi görev süresi boyunca Ankara’yla kayda değer anlaşma yapmayan Dibeybe’nin meşruiyeti tartışmalı hâle gelince hızla Türkiye’ye stratejik anlaşmalar hediye ettiğini vurguluyor. “Bu eğilim başlı başına hem sürdürülemez hem de endişe verici. Örneğin, Savunma Mutabakat Zaptı'nın tam metni hâlâ bilinmiyor. Dibeybe tarafından satın alınan Türk SİHA’larının sayısı ve daha da önemlisi bunların toplam maliyeti de öyle” diyor.
Anlaşmalar Türkiye'nin konumunu daha tartışmalı hâle getirmiyor mu? Harchaoui’ye göre Türkiye’nin rolü kesinlikle daha tartışmalı hâle geliyor: “Türkiye'nin Libya'daki hırslı ve bencil tutumu kuşkusuz birçokları için şok edici. Ancak aynı zamanda Washington'un bu konuda sessiz kaldığını da kabul etmek gerekir. Amerika'nın bu yumuşaklığı, Türkiye'nin BM ve diğer uluslararası barış çabalarını göz ardı ederek Libya'da kendi çıkarlarının peşinde koşmaya devam etmesini kolaylaştırıyor.”
Peki, Ankara Dibeybe’ye sonuna kadar güvenebilir mi ya da Dibeybe Türkiye'nin çıkarlarını garanti edebilir mi? Harchaoui Ankara’nın Libya'nın doğusundaki rakiplerle de temasta olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor: “Her ne kadar Türkiye, Dibeybe lehine güçlü bir müdahalede bulunmuş olsa da ekonomik nedenlerden ötürü doğudaki yetkilileri görmezden gelemez. Türk şirketleri hâlâ 15 milyar dolardan fazla alacağın peşinde. Dibeybe şu ana kadar bu miktarın çok azını teslim etti ve yakın gelecekte daha fazlasını yapamaz. Ankara kendisini, Libya’nın çok küçük bir bölümünü kontrol eden Dibeybe’yi korumak ve tatmin etmekle sınırlarsa hedeflerine asla ulaşamaz. Bunun bilincinde olan Türkler, Başağa ve Salih’le doğrudan görüşmek için büyük çaba sarf etti. Türkiye'nin ekonomik emelleri ancak (Libya Ulusal Ordusu lideri) Halife Hafter ve oğulları dâhil Dibeybe’nin düşmanlarıyla bir şekilde ortaklık kurabilirse gerçekleşebilir.”
“Türkiye başarılı olabilir ya da olmayabilir ama stratejisi basit değil” notunu düşen Harchaoui artan karşılıklı bağımlılığın sonucuna dair bir tuzağa işaret ediyor: “Türkiye Dibeybe’den stratejik anlaşmalar koparmak konusunda bu kadar ısrarcı davranarak kesinlikle barışı, uzlaşmayı ya da seçimleri teşvik etmiyor. Ayrıca Dibeybe daha uzun süre görevde kalmak için cesaret buluyor. Bununla birlikte Türkiye istediği her şeyi elde ettiğine inanırsa Dibeybe’ye kolayca baskı yapabilir. Ve Türkiye daha fazla baskı yaparsa Dibeybe hızla düşebilir.”
Kimi Libyalılara göre Akıncılar Hafter’in Trablus’a yönelik yeni bir hamlesine karşı kalkan olacak. Halihazırda Türk askeri varlığı Trablus’ta statükoyu değiştirecek bir hamleye zaten izin vermiyor. Ancak BM yaptırımlarını delmekle suçlanan Türkiye uyarıları umursamayıp Libya’da hasım taraflardan birini Bayraktarlarla donatırsa tartışmaların boyutu tamamen değişebilir. Ankara risk çıtasını daha da yukarı çekebilir mi? Harchaoui SİHA’ların resmen sipariş edilmesini “rasyonel bir beklenti” olarak görüyor.