Rusya’yla Ukrayna arasındaki gerilim bu hafta yeniden manşetlere çıktı. Rusya 25 Kasım’da Ukrayna’ya ait iki küçük zırhlı topçu gemisini, bir römorkörü ve 23 mürettebatı alıkoydu. Olay, Kırım Yarımadası ile Rusya arasında yer alan ve Karadeniz’i Azak Denizi’ne bağlayan Kerç Boğazı yakınlarında meydana geldi. Üç Ukraynalı asker yaralandı.
Moskova olayı “provokasyon” olarak niteledi. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov şöyle konuştu: “Bunun yönetimin iradesi ve doğrudan talimatıyla yapıldığı kuşku götürmez. Ukrayna tarafı bu provokasyonu planlarken, ABD ve Avrupa’nın her zaman olduğu gibi körü körüne tahrikçileri destekleyeceği beklentisiyle bu olaydan elde etmek istediği ilave yararları da hesaplamış olmalı.”
Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süre sessiz kalmayı tercih etti ve ilk açıklamasını olaydan üç gün sonra, 28 Kasım’da yaptı. Rus lider Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’yu provokasyonla suçladı. Putin’e göre Poroşenko bunu marttaki seçimler öncesinde puan kazanmak için yaptı.
Ukrayna tarafına göre ise durum tam tersiydi. Kiev Rusya’yı “saldırganlık” ile suçladı. Olaydan bir gün sonra Ukrayna parlamentosu, Rusya’nın saldırısına en açık olan illerde 30 gün süreyle sıkıyönetim kararı aldı.
Poroşenko’ya göre Ukrayna Rusya’yla büyük çaplı bir savaş tehdidi altında. Ukrayna’nın UNIAN ajansına göre Poroşenko gazetecilerle yaptığı toplantıda son olayı kastederek “Bunun sadece başlangıç olduğuna dair elimizde net veriler var.” dedi.
İki eski Sovyet devleti arasındaki savaş ihtimali Karadeniz bölgesindeki diğer komşuları ürkütüyor. Olaydan bir gün sonra bölgenin kilit güçlerinden Türkiye ihtilafın barışçıl çözümü için çağrıda bulundu.
Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Azak Denizi ve Kerç Boğazı’nda yaşanmakta olan gelişmeleri ve artan gerginliği takip ediyoruz. Bu çerçevede Ukrayna’ya ait gemilere ateş açıldığı ve yaralılar bulunduğu yolundaki haberleri endişeyle karşılıyoruz. Karadeniz’e kıyıdaş bir ülke olarak Kerç Boğazı’ndan geçişlerin engellenmemesi gerektiğini vurguluyoruz. Bölgesel barış ve istikrarı tehlikeye sokabilecek adımlardan kaçınılması, uluslararası hukuka saygı gösterilmesi, ayrıca sağduyu ve itidal içinde hareket edilerek gerginliğin tırmandırılmaması çağrısında bulunuyoruz.”
Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rusya ve Ukrayna’ya aralarındaki ihtilafı diyalog yoluyla çözme çağrısı yaptı, kıyıdaş ülke olarak Türkiye’nin Karadeniz’in “barış denizi” olmasını istediğini vurguladı. Partisinin meclis grup toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye’nin her iki ülkeyle iş birliğini sürdürmek istediğini kaydederken “Dünyanın ciddi tehditlerin pençesinde kıvrandığı bir dönemde, Rusya ve Ukrayna'yı karşı karşıya değil, yan yana görmekten memnuniyet duyarız.” dedi.
Türkiye’deki bazı uzmanlar bölgede iki devletli bir ihtilafın da ötesinde, daha büyük bir savaş öngörüyor. Hükümet yanlısı Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı İbrahim Karagül’e göre Rusya-Ukrayna krizi sadece iki ülke arasında bir kriz değil: “Dünyanın yalnız bırakması durumunda Ukrayna’nın istilâsına kadar uzanacak bir durum, böyle küçük çatışmalarla bir anda başlayabilir. Bu da Doğu ile Batı arasındaki güç mücadelesinin en önemli cephelerinden biridir. Ukrayna Batı’nın Doğu, Doğu’nun Batı sınırıdır, yeryüzünün çok önemli fay hatlarından biridir. Dolayısıyla Doğu-Batı güç hesaplaşmasının en keskin cephelerinden biri olacaktır, zaten de öyledir.”
Öte yandan Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinden bazı kazanımlar sağlayabilir. Türk tarihçi İlyas Kemaloğlu’na göre mevcut durum Ankara’ya önemli fırsatlar sunuyor. “Hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkileri düzgün olan başka bir bölge ülkesi yok” diyen Kemaloğlu, Türkiye’nin uluslararası arenada aktif ve güçlü olduğunu vurguluyor ve “Bu, Türkiye'nin kendisini diplomasi alanında göstermesi için bir fırsat da olabilir” diyor.
Türkiye, Kırım krizi ve doğu Ukrayna’daki çatışmanın ardından hem Rusya hem Ukrayna’yla iyi ilişkiler sürdürebilen nadir ülkelerden biri. Ankara taraf tutmamak için elinden geleni yaptı. Kırım’ın ilhakını tanımadı ama Rusya’ya uygulanan yaptırımlara da katılmadı.
Moskova ve Ankara Suriye’de yakın bir iş birliği yürütüyor. İkili ekonomik ilişkiler hızla gelişiyor. Taraflar nisanda Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatını başlattılar. Putin geçtiğimiz hafta İstanbul’da Türk Akımı doğal gaz boru hattının deniz kısmının tamamlanması vesilesiyle düzenlenen törene katıldı.
Türkiye’nin Ukrayna’yla ilişkilerine gelince iki ülke savunma sanayi, yazılım transferi, zırhlı araç projeleri, uzay ve uçak tasarımı gibi alanlarda yakın iş birliğine sahip. 2012’den bu yana iki ülke arasındaki seyahatler vizeden muaf. Poroşenko Türkiye’ye 3-4 Kasım tarihlerinde gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında turizm merkezi Antalya’daki Ukrayna Konsolosluğu’nun açılışını yaptı. Poroşenko’ya göre Ukrayna’dan Türkiye’ye yılda 1.3 milyon kişi gidiyor ve bu sayı giderek artıyor. Türkiye, etnik olarak Türki bir grup olan ve Türkçeye benzer bir dil konuşan Kırım Tatarlarını destekliyor. Erdoğan, Poroşenko ile görüşmesinde Kırım Tatarlarının haklarını savunmaya devam edeceğini söyledi.
Erdoğan son Rusya-Ukrayna geriliminde Türkiye’nin tarafsızlığından ve her iki ülkenin liderleriyle olan iyi ilişkilerinden istifade etti. Erdoğan 28 Kasım’da Rusya, Ukrayna ve ABD liderleriyle yaptığı telefon görüşmelerinde Karadeniz’deki gerilimi ele aldı. Kremlin basın merkezine göre taraflar Karadeniz bölgesini ilgilendiren istikrar ve güvenlik konularında görüş teatisinde bulundu. Putin ve Erdoğan İdlib başta olmak üzere Suriye’deki durumu da görüştüler.
Ukrayna medyasına göre Erdoğan, Poroşenko ile olan telefon görüşmesinde Ukrayna meselesini 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde Buenos Aires’te düzenlenecek olan G-20 zirvesinde gündeme getirmeyi kabul etti. Erdoğan Trump’la olan görüşmesinde ise Rusya ve Ukrayna liderleriyle yaptığı görüşmelerin detaylarını paylaştı.