KİEV — Türkiye’nin ABD’yle ilişkileri sallantıda ve bunun başlıca sebebi, Ankara’nın geçen yıl Rusya’dan aldığı ve Washington’un NATO güvenliğine tehdit olarak gördüğü S-400 füzelerinden vazgeçmemesi. Ancak Ukrayna konusuna gelince Ankara ve Washington Moskova’ya karşı tam bir uyum içinde. Bunun son göstergesi, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’la 10 Nisan’da İstanbul’da yaptığı görüşmenin sonuçları oldu.
İki liderin imzaladığı 20 maddelik bildiri, Türkiye’nin tutumu konusunda hiçbir soru işareti bırakmadı. Bildiride, Müslüman Tatarların yurdu ve eski bir Osmanlı toprağı olan Kırım’ın “Rusya Federasyonu tarafından hukuka aykırı ve gayrimeşru ilhakına” son verilmesi ve Rus destekli ayrılıkçıların hüküm sürdüğü doğu Ukrayna’daki Donbas bölgesinin “işgalden kurtarılması” gerektiği vurgulandı. Türkiye ayrıca “Ukrayna’nın NATO üyelik perspektifine, özellikle Üyelik Eylem Planı’nı yakın zamanda alma niyetine” destek verdiğini teyit etti.
Türkiye’nin destek beyanı kritik bir zamanda geliyor. Rusya son bir aydır Ukrayna sınırına asker, tank ve ağır toplar yığıyor. Bu, Rusya’nın 2014’te Rus yanlısı Ukraynalı güçler üzerinden Donbas’ta gerçekleştirdiği saldırıdan sonra yaptığı en büyük askeri yığınak. Sınırdaki hareketlilik Washington’da ve Brüksel’deki NATO karargâhında alarm zillerini çaldırırken, Batılı liderler Rusların niyetini tartmaya çalışıyor. Rusya yeni bir saldırı başlatıp Ukrayna’dan yeni bir toprak parçası mı kopartacak? Yoksa Donald Trump’a göre Rusya’ya karşı daha sert bir tutum benimseyen Joe Biden yönetiminin kararlılığını mı test ediyor? Ya da 2019’da iktidara geldiğinden beri Rus nüfuzunu geri püskürtmeye çalışan, Moskova’ya yakın oligarklara yaptırım uygulayan, Moskova yanlısı haber kanallarını kapatan Zelenski’ye gözdağı mı vermek istiyor? Tüm bunlar, çatışma ortamını canlı tutarak Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemeye dönük bir taktik olabilir mi? NATO ilkelerine göre çatışma hâlinde olan ülkeler ittifaka üye olamaz.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğine inananlar çok fazla olmasa da işgal tehdidi Kiev üzerinde baskı oluşturuyor. Soğuktan bunalan Ruslar için yemyeşil, ılıman bir tatil bölgesi olan Kırım’ın ilhakından farklı olarak savaşın yıkımına uğrayan Donbas’ı almak, Rusya içinde fazla destek görmeyeceği gibi Batı’yı da yeni yaptırımlar uygulamaya sevk eder. Yine de Batılı diplomatlar askeri müdahale ihtimalinin dışlanamayacağını ve ciddiye alınması gerektiğini söylüyorlar.
ABD’nin Karadeniz’e iki savaş gemisi göndereceği, 9 Nisan’da Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından teyit edildi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin, NATO’daki ortaklarıyla ortak bir strateji belirlemek üzere 12 Nisan’da Brüksel’e uçtular. Bakanların Brüksel’e gidişinden önce Ukrayna NATO’ya acil toplantı çağrısında bulunmuştu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın da toplantıya katılması bekleniyordu.
Kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a konuşan Batılı bir diplomat, Türkiye’nin Ukrayna’ya desteğinin son derece önemli olduğunu çünkü bu desteğin “Rusya’yla güçlü ilişkisi olan kritik bir NATO müttefikinden geldiğini” vurguladı.
Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçmemesi, hatta ikinci bir parti almaya hazırlanması yaygın olarak “Putin korkusuna” bağlanıyor. Buna göre Ankara, Putin’in Türkiye’yi Suriye’nin İdlib bölgesi gibi hassas noktalarda vurarak ya da Türkiye’ye turist taşıyan uçuşları durdurarak misillemede bulunmasından korkuyor. Putin bunu daha önce yapmış, Türkiye’nin Kasım 2015’te Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını düşürmesi üzerine turist seferlerini durdurmuştu. (Rusya 12 Nisan’da Türkiye’ye yönelik charter seferlerini 15 Nisan’dan 1 Haziran’a kadar askıya aldığını açıkladı ancak bunu Türkiye’de büyük artış gösteren COVID-19 vakalarına bağladı.)
Rusya ve Türkiye, Suriye ve Libya’daki çatışmalarda karşıt taraflarda yer alsalar da ikili ilişkileri, karşılıklı çıkarlarını zedelememeye çalışarak görüş ayrılıklarını idare ediyor. Ne var ki Rusya için Ukrayna’nın önemi, Suriye ve Libya’nın çok ötesinde. Bu bağlamda, Zelenski’nin ziyaretinden bir gün önce Erdoğan’a Putin’den telefon gelmesi sürpriz olmadı.
Putin Ukrayna konusunda ne demiş olursa olsun ertesi gün açıklanan ortak bildiri Türkiye’yi tartışmasız şekilde NATO kampında konumlandırdı ve Türkiye’nin jeostratejik değeri bir kez daha gözler önüne serildi. Ankara Almanya’dan bile daha ileri bir tutum aldı. Rusya’yı düşman etmek istemeyen Almanya, Ukrayna’ya “Üyelik Eylem Planı” verilmesine karşı.
Türkiye’nin bu gözüpek tavrı nereden kaynaklanıyor? Ve Rusya buna nasıl cevap verir?
Atlantik Konseyi’nde Rusya ve Türkiye’yi izleyen araştırmacı Dimitır Beçev, Türkiye’nin Ukrayna’ya her zaman destek verdiğini çünkü özellikle Kırım’ın ilhakından sonra Rusya’yı Karadeniz’de dengelemesi gerektiğini düşünüyor. Zira Rusya S-400’ler de yerleştirerek Kırım’daki tahkimatını güçlendiriyor.
Bu bağlamda Kırım’ın ilhakından sonra Türkiye-Ukrayna askeri ilişkilerinin derinleşmesi şaşırtıcı sayılmaz. Libya ve Yukarı Karabağ’da güç dengesini Türkiye’nin dostları lehine değiştiren Bayraktar silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) motorlarını Ukrayna üretiyor. S-400 alımı nedeniyle ABD’nin yaptırımlarına maruz kalan ve ABD’den artık ihracat lisansı alamayan Türkiye, Ukrayna’nın tedarik ettiği parçalar sayesinde ürettiği askeri ekipmanları ihraç etme imkânına kavuşuyor.
2018’de Bayraktar SİHA’larından 12 adet alan Ukrayna, önümüzdeki dönemde daha fazlasını almayı planlıyor. Bu alımlar nedeniyle Zelenski’nin, Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ’da Türk SİHA’larının yardımıyla kazandığı zaferi “kopyalamak” istediğine dair heyecanlı yorumlar yapılıyor. Ancak bunlar abartılı. Zelenski, Donbas savaşına diplomatik çözüm bulma vaadiyle iktidara geldi ve Türk SİHA’larının Rusya’ya karşı pek etkili olmayacağının farkında. Zelenski’nin ülkesi için isteyeceği son şey, yıkıcı sonuçlar doğuracak yeni bir savaş. Batılı diplomat da “Sınıra asker sevk eden, yığınak yapan onlar değil” diyor.
Erdoğan da Zelenski ile ortak basın toplantısında “Mevcut krizin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuk temelinde barışçı ve diplomatik yöntemlerle çözülmesi gerektiğine inanıyoruz” diyerek gerilimin düşürülmesi gerektiğine işaret etti.
İşler ciddiye binerse Erdoğan risk almak istemez. Beçev, “2014’te neler olduğuna bakalım. Türkiye Kırım’ın ilhakını kınadı ama Batı’nın uyguladığı yaptırımlara katılmadı” diye hatırlatıyor. Uzmanın değerlendirmesi şöyle: “Neticede Türkiye Kiev’e askeri teçhizat satarak, yarımada dışındaki Kırımlı Tatarlara yardım yaparak destek olacak. (…) NATO’nun Karadeniz ve Batı Balkanlar’a doğru genişlemesine de destek vermeyi sürdürecek. Çünkü bu, Türkiye’nin buradaki ülkelerle hiç maliyetsiz iyi ilişkiler geliştirmesini sağlıyor. (…) Rus bakış açısına göre Türkiye Ukrayna’da kritik bir fark yaratmıyor.”
Bu, askeri anlamda doğru. Ancak Batılı diplomat da şu noktaya dikkat çekiyor: “Rusya’nın Türkiye politikasının Türkiye’nin NATO müttefikleriyle arasını açmayı hedeflediğini düşünürsek Ukrayna’ya verilen güçlü destek bu politikayı sekteye uğratıyor."