KERKÜK, Irak — Kerküklü Ferman Muhammed Raşit’in kentteki pek çok kişi gibi Tuzhurmatu’da akrabaları var. Al-Monitor’a “İki teyzem orada yaşıyor.” diyen Raşit, Tuzhurmatu’da geçen hafta patlak veren çatışmalar boyunca yakınlarıyla irtibat hâlinde kalmış: “Durum bir saatliğine iyi diyorlar, sonra yeniden bomba sesleri başlıyor.”
Tuzhurmatu’da Halk Seferberlik Birlikleri ile Peşmerge arasında 24 Nisan’da başlayan çatışmalar sonucunda pek çok aile şehri terk ederek daha güvenli olan Kerkük ve çevresine kaçtı. Kaçanların sayısı tam olarak bilinmiyor.
Şu an ateşkes yürürlükte olsa da geçmişteki benzer anlaşmalar hep ihlal edildi. Kasım 2015’ten beri aralıklarla süren çatışmalar yüzünden Kerkük’e kaçanlardan bazıları bir daha Tuzhurmatu’ya dönmeyeceklerini söylüyor. Bu da şu an yerinden edilmiş 400 bini aşkın kişiyi barındıran Kerkük üzerinde baskı oluşturuyor. İktidardaki Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) yandaşları Peşmerge’yi, kentin yerlisi Türkmenler ise Halk Seferberlik Birlikleri’ni destekledikleri için gerginlikler önümüzdeki günlerde de devam edebilir.
Tuzhurmatu’dan 25 Nisan haftası birçok kişi kaçtı, pek çoğu ise geçen yıl kasımda yaşanan çatışmalardan kaçmıştı. Kasım 2015’ten beri şehirde yaşayan Seman Hurşit Al-Monitor’a şöyle diyor: “Bunun kısa zamanda biteceğini sanmıyorum. Her yerde Şii keskin nişancılar var. Kürt gördüklerinde vuruyorlar.”
Ateşkesin 27 Nisan’da yürürlüğe girmesiyle Tuzhurmatu’daki şiddet azaldı. Ancak dört ayı aşkın süredir Kerkük’te yaşayan Hurşit, dönmek için durumun daha da iyileşmesi gerektiğini söylüyor: “Durum sakinleşirse döneceğim ama böyle devam ederse asla dönemem. Şimdiye kadar 12 ateşkes yapıldı, bir gün sonra bozuldu.” Nitekim son ateşkes de daha geçen hafta ihlal edildi. Kaldı ki kasımdaki çatışmalar da kavgaya nihai bir son getirmedi.
Altı kişilik ailesiyle birlikte Kerkük’te ev tutan Hurşit “Burada hayat iyi, normal. Mezhepler arasında sorun yok. Kaçıp Kerkük’e gelen herkes iyi durumda.” diyor.
Tuzhurmatu’da bir giyim mağazası işletirken ailesiyle birlikte 24 Nisan’da Kerkük’e kaçan Bahir Emin Muhammed ise akrabaları arasında mekik dokuyor. Muhammed Al-Monitor’a şöyle diyor: “Apar topar kaçtık. Eşim ve çocuklarım hariç her şeyimi evde bıraktım." Bazı akrabaları hâlen Tuzhurmatu’da olan Muhammed, milislerin Kürt evlerine düzenledikleri saldırılar ve yağmalardan kaçtıklarını anlatıyor.
Muhammed de Hurşit gibi dönmeye hevesli değil: “Ben şahsen dönmenin asla güvenli olacağını düşünmüyorum. Çocuklarım için dükkânı satıp buraya yerleşeceğim.” Tuzhurmatu’ya sırf dükkâna bakmak için gitmenin bile tehlikeli olduğunu söyleyen Muhammed “Bir kere gidecektim ama ortalıkta keskin nişancıların olduğunu öğrenince vazgeçtim.” diyor.
Kerkük’teki yerel makamlar Tuzhurmatu’dan geçen hafta kaçanların sayısını kesin olarak veremiyor. KDP’nin Kerkük şubesinde örgütlenmeden sorumlu birimin başında olan Muhammed Hurşit de “26 Nisan’da bazı Kürt, Arap ve Türkmenler şehri terk etti.” demekle yetiniyor. Kaçışların daha yeni ve bazen de geçici olması nedeniyle kesin sayı veremediğini söylüyor.
Son dalganın Kerkük’ün iç göçe maruz kalan insanları barındırma kapasitesini zorladığını söyleyen Hurşit “Zaten çok sayıda insan var. Kamplar büyük ama yine de yetmiyor.” diyor. KDP teşkilatının rakamlarına göre temmuz 2015 itibarıyla Kerkük’ün Leyla ve Yahyava gibi kamplarında yerinden edilmiş 400 bin kişi barınıyordu. Dönmek istemeyen aileler olduğu düşünülünce geçen haftaki göç dalgasının şehirdeki konut piyasasını ve kampları daha da zorlayacağı kesin.
Tuzhurmatu’daki çatışmalar Irak Kürdistanı’nın silahlı gücü olan Peşmerge ile Halk Seferberlik Birlikleri arasında yaşanıyor. Ağırlıkla Şiilerden ve Tuzhurmatu özelinde etnik Türkmenlerden oluşan Halk Seferberlik Birlikleri İslam Devleti’yle (İD) mücadele için 2014’te kurulmuştu. Kerkük ve Tuzhurmatu gibi çevre yöreler, 2014’te Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) tarafından ilhak edildi. Ancak merkezi Bağdat hükümeti hâlen bu bölgeler üzerinde hak iddia ediyor.
Hurşit’in çalıştığı KDP teşkilatına göre kent nüfusunun yüzde 51’ini Kürtler, yüzde 36’sını Türkmenler ve yüzde 13’ünü Araplar oluşturuyor. Ancak bazı Türkmenler bu rakamların doğru olmadığını söylüyor.
KDP hükümetinin mensupları ve destekçileri Tuzhurmatu’da yaşananlardan Halk Seferberlik Birliklerini sorumlu tutuyor. Hurşit’e göre “Çatışmaların sebebi birkaç Şii milisin kenti ele geçirmek istemesi.”
Tuzhurmatu’daki Türkmen aktivistlere göre ise asıl saldırgan, kentteki tarihi Türkmen varlığını ortadan kaldırmaya çalışan Peşmerge güçleri. Türkmen Kurtuluş Vakfı’nın Bağdat’ta yaşayan Tuzhurmatulu sözcüsü Mehdi El Beyati şöyle diyor: “Tuzhurmatu modern tarih boyunca Türkmenlerin yaşadığı, stratejik bir kenttir. (...) Yüzde 60’ı Türkmen’dir.” Beyati’nin vakfı tüm Irak’ta Türkmen hakları için mücadele veriyor. Tuzhurmatu’da Türkmenlerin çoğunlukta olduğu iddiası Hurşit’in verileriyle örtüşmüyor.
Beyati’nin vakfı tarafından nisandaki saldırılara dair hazırlanan rapora göre Halk Seferberlik Birlikleri içindeki Türkmenlerin yaptıkları Peşmerge’nin saldırılarına yanıt vermekten ibaret. “Tuzhurmatu’da kan durmuyor” başlıklı raporda “Kürt milisler 24 Nisan akşamı şehrin kuzeyinde Türkmenlere ait evleri yakmaya başladı.” deniyor.
Kentteki gerilime Kürtlerin 2003 ABD işgalinden bu yana takındıkları tavrın neden olduğunu söyleyen Beyati şöyle devam ediyor: “Tuzhurmatu’daki ilk olay, ağustos 2003’te Kürt yetkililerin şehre girmesi ve bir terör operasyonuna girişmesiyle başladı. Ondan önce ne patlamalar ne de terör operasyonları vardı.” O dönem Türkmenlerle Kürtler arasında yaşanan çatışmalar Reuters ajansının haberlerine de konu olmuştu.
Öte yandan Kerkük’teki şiddet kentin KBY’ye dâhil edilmesinin ardından azaldı. Sorunlar devam etse de insanlar sokaklara çıkabiliyor. Kentin Tuzhurmatu ve İD mevzilerine yakınlığı düşünülürse güvenliğin olumlu yönde geliştiği söylenebilir. Ancak Tuzhurmatu’daki gerilim ve toplu kaçışlar Kerkük bölgesinde istikrarı tehdit ediyor. Bağdat'la kitlesel gösteriler sürerken ve Irak’ın bir bölümü hâlen İD işgalindeyken ihtilaflı bir bölgede bunların yaşanması gerçekten de kaygı verici bir durum.